140Journos tarih tekerrür videosu ile Youtube Trend Videolar Listesinde #4 Numara
Türkiye’de bir ekonomik kriz mi yoksa siyasi bir kriz mi var? 140journos Ak Parti’nin iktidara...
Türkiye’de bir ekonomik kriz mi yoksa siyasi bir kriz mi var? 140journos Ak Parti’nin iktidara geldiği yıllar ile günümüz Türkiye’sinin fotoğrafını çekti. Video o kadar ilgi çekti ki Youtube Trend Videolar Listesinde #4 Numaraya kadar yükseldi. Videonun altına yapılan yorumlar, ülkede yaşayan özellikle gençlerin ekonomik, psikolojik ve sosyolojik durumunu gözler önüne serdi.
Siz de gündeminizi, ülkenin durumuna dair beklentilerinizi ve şikayetlerinizi yazabilirsiniz.
Buse Mutlu
Sınava hazırlanıyorum. Yarısını okumadığım liseden mezun oluyorum. Gelecek kaygısı, umutsuzluk, depresyon, yataktan çıkmama isteği… Her şey o kadar zor ki Türkiye’de bir gençseniz. Eğitim, ekonomi, siyaset…Türkiye’de kadın olmak, insan olmak,hayvan olmak…Her gün daha da kaybediyoruz yaşama bağlılığımızı
Lowson
Bu ay 19 yaşıma girdim. Üniversiteye başladım. Bitirince işsiz kalacağımı bildiğim halde 3 aydır masraflarımı karşılayabilmek için çalışıyorum hiçbir hobim eğlencem kalmadı. Geleceğe dair hiçbir umudum kalmadı. Hiçbir şeye vaktim yok 19 yaşındayım ama sanki 39 yaşındaymış gibi hissediyorum. Bunun sorumlularının hesap verdiği günü görmeden ölmek istemiyorum.
Baki Can Gürler
Yıl 2009.. 12 yaşımdaydım. Annem beyin tümörü ve kanser ile savaşıyordu. Ben hemofiliyle savaşıyordum. 3 sene boyunca lise sınavına hazırlanmam gerekiyordu. Arkadaşlarım dershaneye gidiyordu. Ben ise ailemin olan bütçelerini hastalık ile harcadıkları için onları beni göndermeye çalışmamaları için ikna ediyordum. 8 sene sonra üniversite sınavına hazırlanmam gerekiyordu. Artık babam “Oğlum kitabın zaten yok mu?” demeye başlamıştı. Bana bunları söylerken kim bilir kendinden ne kadar utanıyordu? Bende kafede çalışıp ihtiyaçlarımı karşılayıp üniversite sınavına çalışıyordum. 2015’te üniversiteye gittim. Devlet yurdunda kalıyordum. Üzerimizde araba, ev olmamasına rağmen, evin tek gelir kaynağı babamın memur maaşı olmasına rağmen bana burs çıkmadı. Babam aylık 300TL gönderiyordu. 5 tane kitap alıp, üzerine de her gün 1 tane çay içince bitiyordu ve babamdan tek kuruş daha para isteyemiyordum. Üniversitede para kazanabileceğim her türlü işi yaptım. Mesleğimi elime aldım. Üniversitede biriktirdiğim borçlarımı ödedim. Önümüzdeki yaza KYK borcu ödemem başlayacak. Bir de askere gitmem gerekecek. Her ay elimde kalan tasarrufuma bakıyorum. Hangi parayla kyk borcunu ödeyeceğim, hangi parayla bedelli askerlik yapacağım, 10 senedir bilgisayar almak istiyorum, hala alabilecek durumum yok. geçen gün arabayı kimler alıyor diye mesela ben asgari ücretle alabilir miyim diye araştırdım. Şu anki durumumla 7,5 sene sonra (her şey yolunda giderse) alabiliyorum. Kim alabiliyor bu arabayı? Ben neden alamıyorum? Benim için bir hayalden ibaret araba sahibi olmak. 2017’de 800TL’yle Hollanda’ya gittim. 2 hafta tanımadığım insanların evinde kaldım. 2 haftada tek 1 kez yemek yedim. Bisküvi yedim. Toplu taşımaya binemedim camiden bulduğum bisikletle gezdim. Yurt dışında tatili kimler nasıl yapıyor? Sevdiğim kişiyle evlilik planları kurmak istiyorum. Acaba evlenmenin maliyeti ne kadardır diye araştırdım. Arabam yok. Evim yok. Evlendiğimiz zaman koltuk, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, ocak… alabilecek param yok. 29 yaşıma kadar KYK ve bedelli askerliği ödesem, evlenmek için de bi 6-7 yıl çalışsam ancak 35-36 lı yaşlarımda evlenebiliyorum. En ufak bir lükse kaçınca bütün bütçem bitiyor. Benim yaşayamadığım hayatı hakketmediği şekilde yaşayan herkesin yediği tüm lokmalar boğazına dizilsin. Beni görmeyen, duymayan, durumuma kulak tıkayan devletin herhangi bir kademesinde, yaşadıklarımda payı olan tüm görevliler bana yaşattığını Allah’ından bulsun. Türkiye’den çıkmak için yaşıyorum. Her gün Türkiye’den kaçmak için yaşıyorum. Her sabah uyandığımda buradan gittiğim günü hayal ederek yaşıyorum.
Umaris
17 yaşıma yeni girdim, daha henüz 1 hafta üzerinden geçmedi. Lisede okuyorum, 11.sınıfım. Seneye ise yks sınavına çalışacağım. O kadar umutsuz ve o kadar mutsuzum ki, bunu anlatmak bile çok koyuyor, bu sözleri yazmak çok koyuyor. Her geçen gün düşmek, her geçen gün bişeylerin kötüye gitmesi, her geçen gün babamın marketten çıkarken üzüldüğünü görmek, çok üzülüyorum. Her geçen gün bu yaşlarımı saçma bir eğitim sistemi ve saçma bir alım gücü altında yaşamaktan o kadar üzüldüm ki, bunları artık görmezden gelmeye çalışıyorum ama olmuyor. Bir tane bilgisayar almak istiyorum, ama bakıyorum bir bilgisayar fiyatı her gün artıyor, hiç ama hiç düşmüyor. Bir araba bakıyorum, üniversitede alırım diyorum, ama 10binlik arabalar 300bin olmuş artıyor. Kendime hobi edineyim diyorum, bişeyler yapayım diyorum, o kadar fazla paralar karşıma çıkıyor ki hayattan beziyorum. Yurtdışına bakıyorum, bide buraya bakıyorum ve kahroluyorum, neden böyle diye merak ediyorum. Neden bu kadar pahalı diye merak ediyorum. Neden bu yaşlarımda ekonomi düşünüyorum diye merak ediyorum, neden bu yaşımda dolar ve euro tablosuna bakıp üzülüyorum diye kendime soruyorum ama cevabından çıkamıyorum, kendimi kurtaramıyorum. Neden her markete gittiğimde bu kadar fazla diye merak ediyorum, neden yurtdışında böyle değil diye kafayı yiyorum. Neden avrupa ve amerikadaki yaşıtım gibi değilim diyorum ama yine cevabından kurtulamıyorum. 17 yaşıma geldim, belkide bir kere adam gibi bişey alamadım, gezemedim, edemedim. Bu son senemde kendimi eve kapatıp test kitaplarına kafayı koyacağım, strese gireceğim, ekonomi düşüneceğim. Sonra ise mezun olup ay sonunu düşünmek zorunda kalacağım. Umudum kalmadı artık, böyle kötüye gitmemize umudum kalmadı. Bide bu dediklerimize karşı gelip, ülkeyi savunan kesimdende bıktım artık.
Eylül Akpolat
Yaşım 21. Günde nerdeyse 12 saat uyumaya başladım çünkü umudum kalmadı. Uyanınca, kalkınca yataktan ne yapacağımı düşünür oldum çünkü ne yaparsam yapayım burada bir bok olamayacağım. Yurtdışı için belirli bir yatırım ya da birikimim yok zaten iş bulamıyorum nasıl birikim yapayım. Bizim yüzümüz gülmeliydi, bizim gülmekten ağzımız ağrımalıydı, mutlu olmalıydık ama siz bu gençliği mutsuz, içine kapanık, somurtkan bir gençlik haline getirdiniz. Hakkım size helal değildir. Umarım aynısını sizler de misliyle yaşar veya yaşıyorsunuzdur.
Ahmet
25 yaşındayım T.C.’de genç olmanın acısını çeken bir gencim yaşıtlarım devlet burslarıyla dünyayı gezerken okuyacağım, çalışacağım belki evlenip aile kuracağım diye bu yaşımda kronik tansiyon hastası oldum. Gençliğimi, hayallerimi, sağlığımı çalıp pişkin pişkin dolarla işiniz mi var diye gülenlere, oturduğu yerden ülkemin nimetlerini sömürenlere ve bunların hepsine ön ayak olanlara hakkımı helal etmiyorum. Atalarımın canlarını feda ederek kurtardığı kurduğu ülkeye beni düşman eden herkesin iki yakası bir araya gelmesin inşallah
Brn Bydr
33 yaşındayım evli ve 2 çocuk babasıyım. İnsanlar kendilerinden vazgeçti. Sadece çocuklarının bezi, maması, ucuz bir oyuncağı için çalışır hale geldi. Gelişmek, öğrenmek, ilerlemek için çalışmıyoruz. Tek amacımız hayatta kalmak. Tencerenin kaynaması. Ne yeni güzel yerler görmek, ne ailecek dışarıda hoş bir yemek yemek ne de küçük de olsa bir tatile gitmek… İnsan olduğunu hatırlatan her detay artık günümüzde bir lüks. Benim oğlum videoda gördüğü bir yiyeceği istediği zaman, gelecek ayki gelirimizden bir bütçe ayırıp alabiliyorsam bunun suçlusu sistemdir.
Aykut Cantürk
Senelerdir turizm sektöründe uğraşıyorum. 15-16 yaşından beri hem çalıştım hem okudum. Lise başarılı bir şekilde bitti,üniversite bitti. Kendimi geliştirmek için ordan oraya koşturdum. Hasta hasta işe gittim,mesai mesai üstüne çalıştım. 30 yaşına geldim emeklerimin karşılığını alamıyorum. Diyeceksiniz bu senden kaynaklanıyor. Milletin bir sürü para verip gittiği yerlere ben zamanında başarım ile gittim. Okul birincisi oldum. Üniversiteyi kazandım ve alanımın ilk mezunlarındanım. Başarılı bir üniversite hayatından sonra dahala aynı yerde sayıyorum. Neden mi? Birilerine yalakalık yapmadım. B irilerinin yanında asalak gibi durmadım. İdealist ve hakkımı aradım Hasta hasta, mesai mesai üstüne çalışıp kendimi kullandırdım. Karakteriz olsam kim bilir nerelerdeydim. Sonra dedim bu özel sektör, akademik alanda ilerliyeyim. Başvuru yaptığım kurumlara ortalaması benden düşük ve mesleğinde hiçbir uygulama bilmeyen kişiler alındı. 15 başvuru da bir sıralamaya dahi girilemez mi? Nedenini sorduğumda, kurul kararı. Kurul mu? Bir türlü ulaşamadım o kurula. Benden daha beterleri de vardır tabi ki. Malum kesime yakın olsam belki de şuan istediğim yerdeydim. Mezun olduğumdan beri üç kuruş para ile geçinmeye çalışıyorum üstelik babam ve annem kronik hasta varlıklık malı mülkü olan biri değilim. Sabrederek uğraştım. Gemisini yürüten kaptan oldu. Liyakat yerlerde sürünüyor. İki lafı bir araya getiremeyen kişiler özel ve resmi kurumlarda yöneticilik yapıyor. Ben ve benim gibi donanımlı kişiler de yerinde sayarak, üç kuruş fazla almak için kara kara düşünüyor. Bir insanın umudu olur. Yaşama sevinci olur. Nerede bizim emeklerimizin karşılığı? Günümüzde ev ve araba sahibi olmak sıradan sayılırken ben kiramı dahi zorla ödüyorum. Şans meselesi biraz da. Doğduğun ve yetiştiğin kesim, ortam çok önemli. Eskiden başarın, çalışman ve özverin ile bir yerlere gelebiliyordun. Şimdi bunların hiçbir anlamı yok. Toplumun sosyo-kültürel yapısı o kadar bozuldu ki aralarında dağlar kadar fark olan kesimler oluşturuldu. Ben ve benim gibilerin suçu nedir? Oturup; “bizim hayatımız böyle devam edecek yapacak birşey yok” diye düşünmediğimiz ve bunu kendimize yediremediğimiz için bu durumdayız. Belki de biraz kıvrak biraz da değil kıvrak olmamız lazım. İnsanları kullanmamız ve yalan söylememiz lazım. Bilemiyorum. Ancak ben ve benim gibi kişilerin hali git gide içler acısı duruma geliyor. Demem o ki böyle devam ettiği sürece kimseye faydası olmayan bir toplum olacağız. Yazık halimize. Bu toplumu ve bu genç kusağı yıpranmış kesim haline getiren kim ve kimler? Umut mu? Bende kalmadı. Ben ve benim gibilere sevgilerle….
Berke İspirli
22 yaşımdayım, yorum bırakan herkes gibi o acıları hissediyor, paylaşıyorum. Ama biz varız. Var olmak zorundayız. Henüz yolun başındayız ve bugüne kadar elimizden, geleceğimizden alınan, çalınan her şeyi gün geldiğinde geri alacağız. Umudunuzu kaybetmeyin. Tarih tekerrürden ibaretse bizim de başaracağımız gün gelecek demektir. Kimse bizim için çalışmayacak, çabalamayacak. Dolayısıyla o don lastiğini birileri çekecek ve o biziz, başkası değil!
Erkan Yetişgin
20 yaşındayım hayalimi ve umudumu yitirmedim hem okuyup hemde çalışıyorum ancak ülke gerçeğimiz öylesine sert ve soğuk çarpıyor ki yüzüm kıpkırmızı heryerim yara ve yanık içinde daha mutlu yarınlara gidememe tedirginliği içimde ilerliyorum. Sert çarpan soğuk uyutmuyor günde 3-4 saat uyku ardından kalkıp işe gidiyorum veya derse giriyorum yarınlar için kazandığım parayla benden sonraki arkadaşlarımıza kıyak bir kader alacağım. arkadaşlar umudunuzu yitirmeyin ben güzel günler göreceğimize inanıyorum
Soli
21 yaşındayım askerden geleli 3 4 ay oldu lise bittikten sonra üniversiteye devam etmedim onlarca işsiz üniversite mezununu görünce okuyup babama yük olmak istemedim bütün arkadaşlarım gezerken eğlenirken sırf aileme destek olabilmek için çalışmaya başladım bir lastik fabrikasında çalışmaktan başka çarem yok bir hayalim var hedeflerim var müzik yapmak istiyorum şarkılar söyleyip derdimizi anlatmak istiyorum ama olmuyor herşey çok pahalı öyle bir durumdayız ki ben ilk defa bu kadar zor durumda olduğumuzu gördüm babam tek maaşla çalışıyor evimiz kira ben daha çok yeni girdim işe yardımcı olamıyor gerçekten yorulduk birileri buna dur demeli lütfen artık
Noone X
20 yaşındayım. Ben bu yaşıma kadar hiç ailemin bu kadar sefil duruma geldiğini görmedim. Okulu bıraktım, sırf ailem için işe girdim günde 10 saat motorlu kurye oldum, yolda ağladığımı hatırlıyorum yorgunluktan, soğuktan, köle gibi kullanılmaktan. Gençliğimi böyle böyle eritiyorum, biz bunu hak etmedik, her ay kuruş hesabı yaparak geçinir olduk, eskiden dolap ağzına kadar dolardı, kapağı açtığında yerlere bi şeyler dökülürdü şuanda dolapta peynir ve zeytinden başka bi şey bulamaz olduk. Bu ülkeyi, bu gençleri, bu insanları bu hale getirenler o kadar utanmalı ki kendinden, milyonlarca insanın hakkını yediniz, vebali hepinizin boynuna.
Hakan Akdeniz
23 yaşında Otomotiv Mühendisliği son sınıf öğrencisiyim. Neredeyse pandemi çıktığı için ve memleketimde olduğum için şükredecek durumdayım. Çalışabilecek bir yer bulamıyorum. Okulum bitecek yapabilecek neyim var bilmiyorum. Umudum, heyecanım, hayat enerjim yok artık. Ders zamanlarımda kardeşlerimle çakışan derslerime girmeyip onların eğitimlerini bir şekilde sürdürmelerini sağlıyorum. Asgari ücreti küsüratlı verenler hani o iki dudakları arasında hayatımızın olduğu insanlar varya, onlar yüzünden 3 kardeş anne baba ve babaanne ile beraber ne bir umudumuz ne bir gülücük kaldı yüzümüzde. Artık kendimi geçtim kardeşlerim için güzel bir hayat istiyorum sadece. Bıktım. Bıktık. Sürekli kavgadan, anlaşmazlıklardan, adam kayırmadan, insanlarla alay edilmesinden… Bıktık. Bize hayatımızı verin. Nefesimizi bile parayla alıyoruz. Bize umudumuzu verin…
Keep Calm
21 yaşındayım, 11 yaşımdan beri hep çırak olarak tekstillerde çalıştım, annem aşçı olarak yine tekstillerde yanimda hep emekçi bir kadın olarak sigortası olmadan çalıştı. hayatımın hiçbir zamanında bukadar umutsuzluğa düşmedim. Annem hala çalışıyor, ben sırf üniversite okuyup adam olayım diye, artık dayanamıyorum 2 defa burs verilmedi krediyi layık gördüler bana. Hayatta umutla bakabilecegim her pencereye beton döktüler. Gençliğimi yaşamadım çaldılar. Şimdi geleceğime de leke sürüyorlar. Ben bu vatan evladı olarak bunu hak edecek ne yaptım. Kitaplar okudum, okullar bitirdim, Hayatımda ilk defa ölmenin bu durumda olmaktan daha iyi olacağını düşünüyorum. Yolun sonu böyle mi bitmeli? Elinizi vicdanınıza koyun, benim yurt dışındaki akranlarimdan neyim eksik? Hayata benden öncekilerin yaptığı hataların bedelini ödemek için mi geldim? Artık bu sorulara cevap aramak istemiyorum. Ya bu yol bitsin, yada yolumuzu aydinlatsinlar biz yalınayak ta olsa yürüyelim.
İyilik Özü
19 yaşındayım. Üniversite sınavına 2. kez hazırlanıyorum. Ailemin ekonomik durumu olmadığından kasiyer olarak 18 yaşında işe başladım. 12 saate kadar çalışıyordum. Aldığım maaşla kendi kaynak kitaplarıma , aman kardeşimin gözü kalmasın diye isteklerine , ailemin ihtiyaçlarına harcadım. Ben 18 yaşında bugün nereyi gezsem ne yesem ne içsem diye düşünmek yerine 12 saat nasıl ayakta duracağım diye düşünüyordum. Bir liranın elli kuruşun hesabını yapıyordum. Ben bu zorlukları yaşarken birilerinin ben ve benim gibi insanların sırtından zengin olmalarını hazmedemiyorum. Sanırım hiçbir zaman da hazmedemeyeceğim.
Terat Serhat
22 yaşındayım Fransa da yasiyorum 2009 yilinda Fransaya geldigimizde babama sürekli sitem ediyordum. Türkiyeye donusler artmisti ekonomi Turkiyede çok iyi durumdaydi fakat herşey o kadar hizli gelisti ki Turkiyeye her gidisimde insanlarin akrabalarimin alim guclerinin surekli dustugune şahit olmaya basladim. 2016 sonra artik kendime yakistirmamaya basladim 10 ay boyunca Turkiyedeki yasitlarim için uzulup ardindan gidip Turkiyede tatil yapmayi kendime yediremedim 5 senedir adim atmiyorum ülkeme 5 senedir özluyorum ama 10 ay endise duydugum, uzuldugum ulkem insanina 2 ay boyunca gelip cebimdeki euroyla hava atmak utanç verici tum yasitlarimdan, genclerden onlarin calinan geleceklerinden avrupada ikiyuzlu türkler adina özür dilerim ama unutmayin sadece sizi değil avrupa da yasayan bir turk olarak birgun ulkeme hizmet etme fikrimi yerle bir ettiler benide ülkeme küstürdüler.
Weak Force
Herkes yazmış ben de yazayım nasıl olsa kimse görmez bu kadar kişinin arasında. 1 ay önce 23 yaşına girdim, güzel puanım ve potansiyelim vardı anadolu lisesi okuyup daha iyi yerlere gelebilirdim belki ama babamın direktifiyle garantili meslek diye aklımın ucundan geçmeyen sağlık lisesinde okudum. Bu yıl mezun olalı 5 sene oldu hala işsizim. Ne kendi seçimimi yapabildim, ne de zorunlu saptığım yolda elim ekmek tutamadı hala.
Size hayatımla alakalı çok şey anlatabilirim, annem bipolar hastası idi, maddi manevi yönden hayat cehennem gibiydi. Ama ne bileyim, yine de bazen gerçek gülüşlere sahip olabiliyordum, güneş evin penceresinden vurduğu zaman o parlaklığın göze gelen hoş görüntüsünü fark edebiliyordum, toprağın kokusunu, çiçeğin kokusunu, hoş kokuları fark edebiliyordum. Ama şimdi hiç böyle değil. Mutluluk denen duygu uğramıyor bile. 2 senedir belki her günüm intiharı düşünmekle geçiyordu, şimdi biraz daha kendimi oyunlara verip kafamı ferah tutmaya çalışıyorum. Benim kimseyi eleştirecek ne gücüm ne aklım var sadece sizden tek ricam iyi olun, iyiliği yayın çünkü kötülük üstün gelmeye başlıyor.