190 yıllık tarihi yapının yıllardır bitmeyen restorasyonunda sona gelindi

Istanbul’un Turistik Merkezlerinden Biri Olan Ve 190 Yıllık Tarihi Yapı Olan Feshane’de Yaklaşık 5 Yıl önce Başlayan Restorasyon çalışmalarında Sona Gelindi. Tasavvuf Müzesi’ne Dönüştürülen Ve önümüzdeki Günlerde Ziyarete Açılması Planlanan Feshane’nin Son Hali Dron Ile Görüntülendi.

190 yıllık tarihi yapının yıllardır bitmeyen restorasyonunda sona gelindi

İstanbul’un turistik merkezlerinden biri olan ve 190 yıllık tarihi yapı olan Feshane’de yaklaşık 5 yıl önce başlayan restorasyon çalışmalarında sona gelindi. Tasavvuf Müzesi’ne dönüştürülen ve önümüzdeki günlerde ziyarete açılması planlanan Feshane’nin son hali dron ile görüntülendi.

Eski adıyla Feshane-i Amire ismi verilen ve Osmanlı padişahı 2. Mahmud tarafından 1833 yılında, Yeniçerilerin yerine kurulan Osmanlı Ordusu’na üniforma üretilmesi amacıyla Fatih’in Kadırga semtindeki Cündi Meydanı’nda kurulmuş olan 190 yıllık tarihi yapı, uzun yılar boyunca kültür merkezi olarak kullanıldı. Tasavvuf Müzesi’ne dönüştürülmek üzere 2018 yılında restorasyonuna başlanılan ve üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen çalışmaların devam ettiği tarihi yapıdaki çalışmaların tamamlanamadığı görüldü.

Tasavvuf Müzesi’ne dönüştürülen tarihi mekan Feshane’nin Osmanlı dönemine ait fes dokuma fabrikası olarak kullanılan alanında restorasyondan sonra birçok yenilik de olduğu öğrenildi.

“Sultan 2. Mahmud’un yadigarı olan bir mekandır”

Feshane’nin tarihini anlatan Tarihçi Zafer Bilgi, “Feshane fes yapım yeri demektir. Eyüpsultan’ın kıyısında sanayileşmiş bir nokta olarak göze çarpan bir yere kuruluyor. Sultan 2. Mahmud döneminde yapılıyor, 2. Mahmud batılılaşmanın ve modernitenin simgesi sayılabilecek bir padişah. 1833’te Kadırga’da Cundi Meydanı diye bir meydanda Feshane-i Amiri olarak yani sarayın fes yapım yeri olarak kuruluyor fakat orası küçük geldiği için bugünkü yerine, kıyıya aslında sanayileşmenin ilk tohumunun atıldığı nokta olarak yapılıyor. Burası daha çok Osmanlı’daki Yeniçerilerin üniformalarının yapmak adına kuruluyor, kumaş fabrikası. Bu daha sonra Sultan 2. Abdülhamid feslere biraz daha ağırlık verildiği için ‘Feshane’ye dönüşüyor. Şehrin Eyüpsultan’da önemli simge yapılarından biri oluyor. Dün olduğu gibi bugün de önemli bir simge yapısı, Haliç’e doğru girdiğinizde sizi karşılayan birkaç tane tasvir ederken Haliç’i bir Eyüpsultan Tepesi ve kıyıya doğru Feshane hemen göze çarpıyor. Kıyı da sanayileşmenin temelinin atıldığı, Sultan 2. Mahmud’un yadigarı olan bir mekandır” dedi.

“Burası uzun soluklu bir restorasyon sürecine girdi”

Restorasyonun uzun sürdüğüne değinen Bilgi, “Buralar 100 yılda bir restore edilerek tekrar topluma, tarihe ve kültüre kazandırılması gereken yapılardan bir tanesi. Burası uzun soluklu bir restorasyon sürecine girdi. Gördüğümüz kadarıyla dış parmaklıklarına, dış kısımlarına kadar tekrar bir elden geçirildi. Yeni bir çehreye bürünerek tekrar tarihe ve kültüre kazandırılıyor. Dış kısmının elden geçirilmesi kadar orada bilgilendirici levhalarla inşalar oraya geldiğinde bilgilendirilebilir. İstanbul bir açık hava müzesi ne anlama geldiği? Buranın neden yapıldığı? Hangi kısmın ne amaçla kullanıldığı? Mutlaka levhalarla gösterilmelidir. Oradan gelip geçen insanların buranın bir Osmanlı’daki sanayinin temelinin atıldığı, fabrikalaşmanın burada başladığı ve kumaş sanayisinin temelinin atıldığı noktalardan birinin olduğunu kavramaları gerekiyor. Restorasyon sadece yapıyı dünden bugüne taşımak değil aslında o bilgi birikimini, o derin arka planını ve altyapısını da taşımak anlamına geliyor. İnşallah restorasyon süreciyle beraber orası da bir açık hava müzesinin İstanbul’daki güzel bir parçası olarak topluma kazandırılmış olunur” ifadelerini kullandı.

2018 yılında restorasyonuna başlanılan tarifi yapı Feshane’nin önümüzdeki günlerde açılmasının planlandığı öğrenildi.