Ağrıları dinsin diye gittiği hastaneden tekerlekli sandalyeyle çıktı: Yapılan iğne hayatını kararttı

Ağrıları dinsin diye gittiği hastaneden tekerlekli sandalyeyle çıktı: Yapılan iğne hayatını kararttı

BURSA Konutta düşmesi sonucu koksiks kemiği kırılan 33 yaşındaki Müzeyyen Bilici, ağrıları dinsin diye gittiği Medical Park Hastanesinde yapılan iğne sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu argüman etti. Bursa’da fizik tedavi süreci devam eden Bilici, en çok zoruna gidenin ise kendisini bu hale getirenlerin bir kez bile arayıp sormaması olduğunu söyledi.

Özel bir şirkette yönetici olan kimya mühendisi Müzeyyen Bilici, yaklaşık 8 ay evvel meskende ayağının kayması sonucu koksiks kemiğimde (kuyruk sokumu) kırılma meydana geldi. 20 gün rapor kullanıp dinlendikten sonra oturma simidi ile hayatına devam eden Bilici, kronikleşen ağrıların ortaya çıkmasının akabinde hastaneye gitmeye karar verdi. Ağrılardan kurtulmak için Medical Park Hastanesine giden Bilici, Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Dr. Mehmet Zeki Yıldız tarafından 21 Eylül‘de ameliyathanede enjeksiyon süreci yapıldı. O günden sonra hayatının değiştiğini tez eden Bilici şu formda konuştu:

“Lokal anestezi altında 3 yerden enjeksiyon yapıldı. 2 tanesi koksiks kemiğine yapılırken, 1 tanesi ise kalçamdan yapıldı. Lakin kalçama yapılan iğnede ben inanılmaz ağrı çektim. Parmak uçlarıma kadar ağrıyı hissettim. Ameliyat esnasında da bunu belirttim. Bana anlık bir ağrı olduğunu söylediler. 1 saat sonra ayağa kalkabileceğim ve 2 saatin sonunda ise meskenime gidebileceğim söylendi. Ayağa kalktığımda, sağ ayağımda büsbütün güç kaybı ve his kaybının olduğunu fark ettim. Doktora haber ettiğimizde, iğneden olabileceğini söyleyip beklememiz istendi. 6 saat geçtikten sonra bir değişiklik olmayınca, kortizon verildi. MR ve birtakım tetkikler yapıldı. 2 saatte çıkacağım diye gittiğim hastanede, 6 gün kaldım.”

Ağrılarının dinmesi için gittiği hastanede inanılmaz ağrılarının başladığını belirten Bilici, “O kadar ağrı çekiyordum ki, 4 saatte bir yüksek dozda ağrı kesici vermek zorunda kalıyorlardı. 6 gün sonunda, beni o haldeyken taburcu edeceklerini söylediler. Yetersiz kaldıklarını söz ederek beni ambulans ile öbür bir Medical Park Hastanesine gönderdiler. Beyin ve Hudut Cerrahisi Prof. Dr. Türker Kılıç ve Beyin ve Hudut Cerrahisi Prof. Dr. Deniz Konya’nın benim tedavimi sürdüreceğini belirtiler. Nakil hasta olmama karşın beni 2 saat o acılar içinde acilde beklettiler. 1 gün sonrasında, Deniz beyefendi geldiğinde yüzüme bile bakmadı. Daha sonra da o hastaneden baygın olduğum halde onlara nazaran taburcu bize nazaran de resmen kovulduk. Sağlam girdiğim hastaneden tekerlekli sandalye ile inanılmaz ağrılarla çıktım. Bir çok defa çektiğim ağrılardan ötürü bayılıyordum. Lakin kimse müdahale bile etmiyordu” dedi

Medical Park Hastanelerinden kovulan Bilici, öteki bir özel hastanede tedavi görmeye başladı. 20 gün tedavi gören ve bu mühlet boyunca sonuçlarını göstermediği hekim kalmadığını belirten Bilici, “En sonunda yapılan enjeksiyon sonucu, bel bölgesinde sıvı ve ödem birikimi olduğunu hudut köklerinde de bu enfeksiyondan kaynaklı hasar olduğunu tespit ettiler. Bazen bu ağrılardan ötürü belden aşağımı büsbütün hissetmediğim oluyordu. 3 ay geçti, ağrılarım dinsin diye gittiğim hastaneden tekerlekli sandalye ile çıktım. Şu an Bursa’daki özel bir fizik tedavi merkezinde ağır bir tedavi görüyorum. Ne vakit düzeleceğimi kimse kestiremiyor. Ne kadar güzelleşeceğim konusunda da kimsenin fikri yok” halinde konuştu.

Bilici, “Ama yapılan bir iğne sebebiyle ben bu haldeysem, buna sebep olan tabip ve hastanenin biraz efor sarf etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bana bir yol göstermek zorundaydılar. Ben 20 gün boyunca kendime ne olduğunu bilmeden hastane hastane gezdim. Şayet nitekim vicdanları olmuş olsaydı, ben baygınken beni hastaneden kovmazlardı. Ailemde bu haldeyim diye işini gücünü bıraktı benimle birlikte buraya geldi. Yaklaşık 3 aydır aile bireylerimden hiç biri çalışamıyor. Ailem hem maddi hem de manevi zorluk yaşıyor. Sıhhat Bakanlığı tedavime takviye olmasını, hatası olanların cezalandırılmasını istiyorum. Yıllardır kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyordum. Eski hayatıma dönmek için takviye istiyorum. Dolaylı yahut dolaysız olarak bu hale gelmeme sebep olan bu insanların vicdani yükümlülüğünü almamalarını kabullenemiyorum. Bir kez dahi bizi aramadılar. O yüzden şikayette de bulundum” diye hislerini lisana getirdi.

Yaşadığı kuvvetli süreçte biran olsun kardeşini yalnız bırakmayan Ümit Bilici ise “Kardeşimin bu durumda olduğunu öğrenince Van’dan kalkıp geldim. İstanbul’a geldiğimde ne hastane yetkililerine ne de tabiplerine karşı bir zorbalığımız yahut yansımız olmadı. Şiddete karşıyız. Hekimlere olan şiddeti kınıyorum. Fakat insanın canına tak ediyor. Biz hakkımızı devletimizin adaletiyle aradık. Gereken yerlere şikayetlerde bulunduk. Kardeşim şu anda yürüyemiyor. Ne vakit yürüyeceği yahut bir daha ayağa kalkabilecek mi onu bile bilmiyoruz. O hastanenin bizim bu durumda olmamız umurlarında bile değil. Ben devletimden bu duruma bir el atmasını istiyorum” diye konuştu.

Bilici’nin avukatı Türkan Demir, enjeksiyon sürecini gerçekleştiren hekim ve olayın yaşandığı hastane hakkında kabahat duyurusunda bulunduklarını “Burada iki ihtimal kelam konusu, ya yanlış bir süreç kullanıldı, ya da tabip dikkatsizliği ve deneyimsizliği sonucu bu durum meydana geldi. Lakin olayın daha da vahim olan tarafı ise yaşananlar sonrasında hastanenin hiçbir sorumluluk almadan müvekkilimi yaka paça taburcu etmesi. Bizler soruşturma sürecinde yaşanan bu bahtsız durumun aydınlatılacağını ve sorumluların tespit edileceğini umuyoruz” dedi.

Hastane tabipleri hususla ilgili açıklama yapmazken, vekil avukatları Talip Duman ise “Yaklaşık 6 ay evvel düşme hikayesi olan hastanın bel ve sağ kalça ağrısı, kuyruk sokumunda ağrı şikayetleri sonucu medikal tedavi uygulanmış. Şikayetleri devam eden hasta evvelki tıbbi uygulama ve tedavilerde şifa bulamayınca hastanemize başvurmuştur. Hastaya sakral ganglion impar blokajı + sakroiliak enjeksiyon önerildi. Hasta 21 Eylül 022 tarihinde servise yatırıldı. Süreç öncesi Fizik Tedavi ve Rehabiltasyon Ünitesi ile konsülte edildi. Hastada dorsal kifoz artışı lomber lordoz azalması koksiks palpasyonla hassas sağ sakroilak blok ve her iki piriformis gergin olduğu tespit edildi. Oturma simidi koksiks ve sakroilak enjeksiyonu önerildi. Gerekli tedbirleri alınan hastaya 21 Eylül 2020 tarihinde lokal anestezi altında sağ sakroiliak enjeksiyon ve koksiks impar ganglion bloğu süreci yapıldı. Süreç sonrası sağ bacağında uyuşma tarifleyen hastanın nörolojik muayenesinde sağ ayakbileği dorsifleksiyonu 2/5 kas gücünde sağ diz ve kalça fleksiyonu 3/5 kas gücünde kayıp tespit edildi. Hasta ve yakınlarına lokal anestetik unsurun tesiriyle bu durumun oluşabileceği bu durumun çoğunlukla süreksiz olduğu ve takip emelli yatışının devam edeceği bilgisi verildi. Takiplerinde bacak uyuşması devam eden hastaya sakroiliak MR çekildi. Hastanın MR görüntülemelerinde enjeksiyon bölgesinde kanama yahut ödem tespit edilmedi. Hastaya prednol 4×250 mg İV ve benexol İV tedavisi başlandı. Hastanın takiplerinde şiddetli bel ve kalça ağrısı olduğu için medikal ağrı kesici ve kas gevşetici tedavileri başlandı. Narkotik analjezik tedavilerle ağrısı denetim edilmeye çalışıldı. Uyuşma şikayeti için oral Lyrica başlandı. DVT proflaksisi için clexane 1×0.6 başlandı. 26 Eylül 2022 tarihinde Bilateral alt ekstremite EMG yapıldı. Sağ siyatik hududun peroneal kolunda akut devirde parsiyel akson hasarı tespit edildi. Kalça ve bel ağrısına yönelik kemik yapı görüntüleme gayeli pelvis ve lomber BT çekildi. Hasta ve yakınlarına bilgi verilerek ileri bir merkezde tetkik tedavisinin devamı önerildi. Beyin Hudut ve omurga cerrahisi Anabilim Kolu Başkanlığı Hekimi Prof. Dr. Deniz Konya tarafından muayenesi yapılarak servise yatırılmış ve gerekli ağrı kesici tedavisi başlandı. Bu süreçte yaşanan bekleme ve transfer süreçleri mazeret edilerek Göztepe Medikal Park Hastanesi yatışı müddetince hasta ve yakınları sıhhat çalışanlarına hakaretler etmiş, tedavi sürecini ve tabip hasta ortası inanç durumunu zedelemişlerdir” dedi.

Tüm bu kabahat teşkil eden hareket ve telaffuzlara karşın hasta ve yakınları hakkında Beyaz Kod daveti ve savcılık soruşturması yapılmadığını belirten Duman, “Hasta öbür bir sıhhat kuruluşuna başvurması önerilerek taburcu edilmiştir. Hasta ve yakınlarının tabip ve hemşirelerle başka sıhhat çalışanına yönelik hakaret ve tehditlerine karşın rastgele bir hakaret yahut kendi tabiri ile kovulma durumu yaşamamıştır. Bu stil periferik hudut yaralanmalarında takip ve tedavi süreci uzun olduğu için hastanın çabuk bir tedavi karşılığı istemesi ve daima mevzuyla ilgili internet ve başka ilgisiz branş tabiplerinden telefonla görüş alması da ayrıyeten tedavisinin aksamasına ve karışıklığa sebep olmuştur. Felç olmasına neden olacak rastgele bir süreç ve tedavi yapılmamıştır. Hasta tarafından palavra haberlere bahis edilen tıbbi teşhis ve tedavi üstte belirtildiği formda uygulanmış olup bahse mevzu vakıanın hasta tarafından yargı sürecine taşınması nedeniyle tarafımızca da gerekli yasal süreçler başlatılacak ve hasta ve yakınları ile habercilik unsurlarına karşıt halde taraflı ve gerçek dışı haber yapan tüm medya kuruluşlarına karşı müvekkilimizin hakları yasal hudutlar içinde korunacaktır” formunda konuştu.