Altın Portakalda açılış galası yapıldı

TÖRENİN AÇILIŞINDA KONUŞAN BAŞKAN MUHİTTİN BÖCEK, TÜRK SİNEMASININ KALBİNİN ATTIĞI VE ÜLKEMİZİN ULUSLARARASI ALANDAKİ EN ÖNEMLİ MARKALARINDAN BİRİ OLAN ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ’NİN 59. YILINI HEP BİRLİKTE KARŞILIYOR OLMANIN MUTLULUĞUNU YAŞADIKLARINI BELİRTTİ.

Altın Portakalda açılış galası yapıldı

59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılış galası gerçekleştirildi. Gecede Perihan Savaş ve Erkan Can’a onur ödülü, Zerrin Tekindor’a ise başarı ödülü verildi.



Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla bu yıl 59’uncusu düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali, bir kez daha sanatseverlerle buluştu. Festivalin açılış töreni, Nefise Karatay ve Yekta Kopan’ın sunumuyla Antalya Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Açılış galasında Perihan Savaş ve Erkan Can’a onur ödülü, Zerrin Tekindor’a başarı ödülü verildi. Ediz Hun’a ise Altın Portakal Film Festivali’nin afişinde yer alan fotoğrafı nedeniyle tablo hediye edildi. Törenin açılışında konuşan Başkan Muhittin Böcek, Türk sinemasının kalbinin attığı ve ülkemizin uluslararası alandaki en önemli markalarından biri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin 59. yılını hep birlikte karşılıyor olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Altın Portakal’ın Antalya, sinema, Yeşilçam demek olduğunu dile getiren Başkan Böcek, “Çocukluğumda, at arabasıyla gelip kortej izlemektir. Altın portakal demek, gençliğimde aldığım sinema makinesiyle, Konyaaltı Sahili’nde filmini oynattığım Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Tarık Akan, Kemal Sunal ve adını sayamadığım nice sanatçımıza vefa demektir. Seyyar bir açık hava sineması oluşturmamı sağlayan o makinenin yansıttığı ışık, o yıllarda benim hayatımı aydınlattı ve hala da aydınlatmaya devam ediyor. 59 yıldır, bizi ışığı altında toplayan o değer, hiç şüphesiz ki Türk sineması ve bileşenleriyle daha da anlamlıdır” diye konuştu.



"Sinemanın kalesidir"


Göreve geldiği ilk yıl yaptığı konuşmasında, ‘Antalyalıların özünde sinema aşkı vardır’ sözünü hatırlatan Başkan Böcek, “Bugün, geçtiğimiz yıllara ve bu salona bakınca ne kadar haklı olduğumu, bu aşkın ne kadar büyük olduğunu görüyorum. Dünyanın pandemiyle zorlu bir sınav verdiği, hayatın adeta durduğu bir dönemde bile, Altın Portakalı’mızın ışığı bize umut olmaya devam etti. Çünkü o, sadece bir festival değil. Tam 59 yıldır; bu güzel ülkenin, bu güzel şehrin aydınlığıdır. Çünkü o, sinemamızın kalesidir. Coşkudur, neşedir, birlikteliktir. Dün vardı, bugün de yarın da var olacaktır. Onun varlığı hepimizin, şehrimizin, ülkemizin gururudur” dedi.



"Gelecek nesillere umut olsun"


Festivallerin hep yaşaması gerektiğinin altını çizen Başkan Böcek, “Müzik hiç susturulmamalı, konserler devam etmeli, sanatçılar sanatlarını her zaman özgürce icra etmelidir. Bu nedenle bugün, öncelikle festivaline sahip çıkan tüm Antalyalılara, tüm sanatçılarımıza ve sanatseverlere, bize destek olan Bakanımıza, milletvekillerimize, burada bulunan kıymetli haziruna, teşekkür ediyorum. Bugün, Altın Portakalımız 59 yaşındaysa ve hala bizim dünyaya açılan en önemli kapılarımızdan biriyse bu sizlerin sayesindedir. Özüne döndüyse, değerlerini koruyorsa ve kendini yenilemeye devam ediyorsa bizlere verdiğiniz destek sayesindedir. Yarım asrı geride bırakan bir değere sahip olmak hem büyük bir mutluluk hem de büyük bir sorumluluktur. Nice buluşmalarımız olsun, Altın Portakalımızın nice yılları olsun. Sinema var oldukça, var olsun. Işığı bizleri aydınlattığı gibi, gelecek nesillere de umut olsun” diye konuştu.



"Kendi köklerimizi en doğru şekilde anlamalıyız"


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin en önemli kültür ve sanat organizasyonlarından biri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne katılmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. 59’uncusu gerçekleşen festivalin başta Antalya olmak üzere, ülkemiz ve sanat dünyası için hayırlı olmasını dileyen Bakan Ersoy, “Susuz Yaz ve Sevmek Zamanı gibi Türk sinemasının en önemli örnekleri arasında yer alan filmlerin yönetmeni Metin Erksan bir röportajında sinema tarihimizin iyi bir şekilde ele alınmamasının Türk sineması açısından büyük bir kayıp olacağına dikkat çekmişti. Çünkü tarih aynı zamanda hafıza demektir. Sürekliliğin, geleneğin devamı demektir. Sinema tarihimizin diri tutulması ve günümüze taşınması genç sinemacılarımızın içine doğdukları kültürü keşfetmesi açısından da önem taşımaktadır. Bugün ve yarın daha güçlü bir sinemaya sahip olmamız, dün neler yapıldığını bilmekten, o tecrübeyi bugüne taşımaktan geçmektedir. Bugün Çağdaş Rus sinemasını Tarkovski’den, Fransız sinemasını yeni dalgadan, İtalyan Sinemasını Fellini’den bağımsız düşünmek nasıl mümkün değilse biz de kendi köklerimizi en doğru şekilde anlamalıyız” diye konuştu. Bakan Ersoy, bu açıdan 59’uncusu gerçekleşen Altın Portakal Film Festivali’nin sinema tarihinin doğru anlaşılması açısından büyük bir önem taşıdığını kaydetti.



"Kültürel dönüşümün tarihi"


Altın Portakal Film Festivali’nin, Türk sinemasının hafızası sayılacak bir konuma eriştiğini, Türk sinemasının izinin sürüleceği bir zemin halini aldığını ifade eden Bakan Ersoy, “Altın Portakal’da yarışan ya da ödül alan filmlere tarihsel olarak şöyle bir göz gezdirdiğimizde karşımıza çıkan manzara sadece bir sanatsal şölen değil aynı zamanda Türk toplumunun geçirdiği sosyolojik ve kültürel dönüşümün de tarihidir. Ömer Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan ve ismini sayamadığımız daha nice sinema emekçimiz sadece bir film yönetmeni değil aynı zamanda Türk toplumuna ayna olmuş insanlardır. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz, Türkiye’yi anlamak, Türk insanını tanımak biraz da Yeşilçam’ı doğru anlamaktan geçmektedir. Bu festival bize Yeşilçam’ı doğru anlama fırsatı sunmaktadır. Bu vesileyle Yeşilçam emekçilerini saygıyla selamlıyorum” dedi. Festival çerçevesinde onur ödülüne layık görülen sanatçıları tebrik eden Bakan Ersoy, eserleriyle yarışacak olan sanatçılara başarılar diledi.



"Yeni içerikler oluşturuyoruz"


İnsanların, toplumların büyük sıkıntılar yaşadığı bu çağda içinde bulunulan noktadan bir çıkış yolu bulmak zorunda olduklarını ifade eden Bakan Ersoy, “Tam bu noktada sanatın, özelde ise sinemanın yaşamı iyileştiren yanına dikkat çekmek istiyorum. Büyük yönetmen Bergman’ın ’Filmlerimin başka insanlara tıpkı otomobiller, mobilyalar ya da yollar gibi yararlı olmasını isterim’ derken bu iyiliği işaret ettiğine inanıyorum. Karşılaşılan tüm olumsuzluklara rağmen bizler kültürün ve sanatın iyileştirici yanına, dünyayı güzelleştirici gücüne inanıyoruz. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, tarihi, kültürel ve sanatsal kapasitemizi geliştirmek adına bir yandan fiziki imkanlarımızı arttırıyor, diğer yandan şehirlerimizde sanatın daha fazla hissedilmesi için yeni içerikler oluşturuyoruz. Bildiğiniz gibi dünya genelindeki turizm hareketliliğinin yüzde 40’nın kültür turizmi oluşturuyor. İnsanlar çeşitli coğrafyalardaki sanat organizasyonlarını yakından takip etmek için kültürel seyahatler gerçekleştiriyor. Hem ülkemizin hem de şehirlerimizin uluslararası rekabeti açısından bu tarz festivaller büyük bir önem arz ediyor. Bu açıdan Türkiye Kültür Yolu Festivalleriyle sanatçılarımızı, binlerce etkinlikle halkımızla buluşturuyoruz. Yeni sanat merkezleri inşa ediyor, tarihi eserlerimizi koruyor, müzecilikte dünyanın en fazla itibar edilen ülkelerinden biri haline gelmiş durumdayız” dedi.



"Sanatçılarımızın yanında olacağız"


“Atatürk’ün ‘Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ veciz ifadesinden ilhamla, bakanlık olarak toplumun bu hayat damarını beslemenin en büyük yükümlülükleri olduğunun altını çizen Bakan Ersoy, ”Köklü bir medeniyetin varisleri olarak, sinemayla, tiyatroyla, dizilerle, edebiyatla anlatılacak çok güçlü hikayelerimiz var. Nasıl, bu organizasyonları gerçekleştiriyor, festivalde yarışacak birçok filme Bakanlık olarak destek sağlıyorsak bu eşsiz hikayelerin anlatılması için de her zaman sanatçılarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Sinema sektörüne elimizden geldiğince ciddi destekler sağlıyoruz. İleriki zamanlarda desteklerimizi daha da arttırmayı hedeflediğimizi de ayrıca sizlerle paylaşmak istiyorum. İnanıyoruz ki Türkiye çok kısa bir süre içerisinde bu alanda çok daha güçlü bir pozisyon elde edecek” ifadelerine yer verdi.



"Sanat ve bir kuşun iki kanadı gibidir"


Altın Portakal Film Festivali afişinde fotoğrafı yer alan Ediz Hun’a, tablo ve ödülü Bakan Ersoy tarafından takdim edildi.


Söz alan Ediz Hun konuşmasında, “Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Çok önemli bir ödül, aynı şekilde sevgili Filiz’de bizimle beraber yanımızda. Sen bizim hepimizin sevgilisisin gelemedin ama hislerini belirttin. Bizde seni sevgiyle kucaklıyoruz. Güzel sanatlardaki gelişmeler inkılapların en mükemmelidir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki medeniyet alanında yer almaktan ilelebet mahkum kalacaklardır. Onun için sanat çok önemli. Sanat ve bilim bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadını kullanarak uçarlar ve özgür olurlar. Bu bağlamda tabiatıyla Altın Portakal Film Festivali son derece önem taşıyor. Seyrettiğiniz Ankara Ekspresi 1971’de çekildi 52 yıl önce. Büyük önem taşıyor ve gerek sinema gerek tiyatro görsel sanatlar içinde önemi vardır. Sizin desteğiniz bu festival çerçevesi içinde bize bir moral kaynağı oluşturuyor ve gelişme ivmesi kazandırıyor. Ülkelerim kalkınmasında sanat en önemli öğelerin başında gelmektedir. Sanata önem vermeyen ülkeler kalkınamaz. Sağladığınız büyük destek 1964 yılında başladı. Bu destek önem arz ediyor. Altın Portakal ülkemizin en önde gelen festivalidir. Yolumuz sevgi yoludur. Sevgiyle birbirimizi kucaklayalım” dedi. Konuşmasını uzatınca Hun, arkasında bekleyen Bakan Ersoy’a dönerek, sonra basın ‘Bakanı bekletti’ diye yazar dedi.



“Bakandan yanıt"


Bu sözler üzerine Bakan Ersoy, “Bakan Ersoy sanat için beklemeyeceksek ne için bekleyeceğiz” dedi. Bu sözler üzerine Bakan Ersoy, salonda uzun süre alkışlandı.



"Onur ve başarı ödülü"


Gecede Zerrin Tekindor’a, ‘başarı ödülü’, Başkan Muhittin Böcek tarafından verildi.


Salona hitap eden Tekindor, “Çok mutlu oldum. Yaşam boyu başarı ödülü deyince inanılmaz bir şey. Nasıl başıma geldi diye düşündüm. Sanatçılar çok emek verir gece gündüz çalışır. Çok şanslıyım, çok çok teşekkür ederim” dedi.



"Yaşasın sanat"


Erkan Can’a, onur ödülü, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek tarafından verildi.


Söz alan Erkan Can, “Çok şey var söyleyecek ama bu ödülü Erdal Tosun, başta olmak üzere sinemaya emek aramızda olmayan bütün emekçiler için alıyorum. Yaşasın sanat” ifadelerini kullandı.



"Telif haklarını istedi"


Bir diğer onur ödülünü Perihan Savaş’a, Antalya Valisi Ersin Yazıcı tarafından takdim edildi. Ödülü aldığı için çok heyecanlı olduğunu dile getiren Savaş, “Kalbim kıpır kıpır çarpıyor, beni bu ödül 48 yıl öncesine götürdü. 17 yaşındaydım ve Altın Portakal’ın en iyi kadın oyuncu ödülü benim oldu. 48 sene sonra onur ödülü. Demek ki insanlar sevgiyle, saygıyla, özveriyle işlerini yaptığı zaman o emek her zaman karşılığını buluyor. Bugün kortejde çok eski yılara gittim. Bugün çok güzeldiniz ne güzel sahip çıktınız. O, 40 derece sıcaklıkta bizi yollarda beklediniz sevgilerinizi sundunuz. Sizin hakkını ödenmez. Biraz önce bakanımız, emekler karşılıksız kalmamalı dedi. Sanatçıların emeklerinin karşılığı için telif haklarının biran önce çıkarılması umuduyla. Daha özgür sanat, daha özgür sanatçı” diye konuştu.



"İlk kez düzenlendi"


Bu yıl ilk kez düzenlenen Edebiyat Uyarlaması Senaryo Yarışması’nda 40 bin liranın ve "Jüri Özel Ödülü"nü "Yalnızlar" isimli senaryo ile Elif Refiğ ve Murat Mahmutyazıcıoğlu aldı. 80 bin lira değerindeki "En İyi Senaryo Ödülü"nün sahibi ise "Gölgeler Çekildiğinde" senaryosu ile Burcu Aykar’ın oldu. Festivalde gösterilecek filmlerin ekipleri ve jüri üyelerinin de katıldığı açılış töreni Mustafa Sandal’ın konseri ile sona erdi.