Babası okula göndermedi, okuma yazma azmiyle 55 yaşında eğitime başladı
RABİA KAPANCI, 55 YAŞINDA RABİA-TÜL ADEVİYYE KADIN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİNDE OKUMA-YAZMA ÖĞRENMENİN MUTLULUĞUNU YAŞIYOR.
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde yaşayan ev hanımı Rabia Kapancı, 55 yaşında Rabia-Tül Adeviyye Kadın Kültür ve Sanat Merkezinde okuma-yazma öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor.
Merkez Yenişehir ilçesinde 55 yaşındaki Rabia Kapancı, okuryazar olmak için sabahları kurs yolunu tutarken, akşamları ise ev işlerini yapıyor. Babasının küçükken okula göndermemesi ve 55 yaşına kadar sosyal yaşamda zorluk çektiği için okuma yazma kursuna katılmaya karar verdiğini söyleyen Kapancı, yıllar sonra okuma yazma hevesinin birden geldiğini dile getirdi.
Okuma yazmayı öğrendikçe daha da keyif aldığını ifade eden Kapancı, eğitimde yaş kavramının olmadığını belirtti.
“Arkadaşlarımla okumak ve yazmak için kursun yolunu tutuyorum”
Okuma yazma azminin bütün yaşıtlarına örnek olmasını istediğini söyleyen Kapancı, “Bizim zamanımızda kızlar okula gönderilmiyordu. Babam okula gitmeme izin vermemişti. Yıllar sonra okuma hevesi birden doğunca ben de yazı yazmayı ve okumaya karar verdim. Arkadaşlarımla okuma ve yazmak için buranın yolunu tutuyorum. Okuma ve yazma öğrenme hevesi tamamen kendi fikrimle doğdu. Oğlum engel oldu başta okuma ve yazma kursuna gelmeme. Ama Gülsüm hocamız sağ olsun benim elimden tutup beraber eğitim merkezine geldik. Eğitime başladığımda ilk önce çok zor geldi. Daha sonra öğrendikçe keyif almaya başladım. Eğitim merkezinde dersimi yapıyorum, daha sonra evimde iş yapıyorum” dedi.
Rabia-Tül Adeviyye Kadın Kültür ve Sanat Merkezinde Okuma Yazma Hocası Gülsüm Yakan ise, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kadınların okuma yazma oranının düşük olduğunu ifade ederek, eğitim kurslarına çok ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi. Yakan, “Bu bölgede kadınların okuma yazma öğrenme talebi çok fazla. Aslında bölge olarak bu kursa çok fazla ihtiyaç var. Burada çalışmaya başladığımız zaman öncelikle alan taraması yapmıştık. Bunu çalıştığımız bütün kurumlarda zaten yapmamız gerekiyor. Çünkü kadınların konuyla alakalı bilinçlendirilmeye çok fazla ihtiyaçları var. Ben bir öğretmen olarak kapı kapı gezdiğim zaman ’olur mu? Bir öğretmen bizim ayağımıza geldi’ diye dönütler aldım. Buradaki kursiyerlerimin çoğuyla da bu şekilde tanıştım. Kursiyerlerimi merkeze davet ettikten sonra samimi bir sınıf ortamı oluşturduk” diye konuştu.
“İlkokul 1. sınıfa başlayan öğrenciden çok daha hevesliler”
Günden güne kursiyer sayılarının arttığını belirten Yakan, “Buradaki öğrencilerimin yaş ortalaması çok yüksek. Bu yaş aralığı 45 ile 70 arasındadır. Toplam kursiyer sayımız başladığımız günden bu yana 150’yi aştı. Çünkü çok fazla talep var, çoğu zaman da sınıfa öğrenci alamadığım oluyor. Umarım bu sistem yaygınlaşır. Çünkü kadın toplumun temelini oluşturuyor. Geçmişte kadınlar okuma yazmaya çok hevesli olmalarına rağmen ailevi sebeplerden dolayı okula gönderilememişler. İlk başladığım zaman 45 yaş ve üzerindeki bir kadına okuma ve yazmayı öğretmenin çok zor olabileceğini düşünmüştüm. Ama ilkokul 1. sınıfa başlayan öğrenciden çok daha hevesliler. Bir haftada bütün alfabeyi öğrettiğim öğrenciler var. Bu tamamen istekle alakalı bir durumdur” ifadelerine yer verdi.
“Öncesinde kalem dahi tutamıyordu, şimdi bakmadan harfleri birlikte yazıyoruz”
Rabia teyzenin kursa başlamadan önce ’ben yapamam’ gibi önyargılarının olduğunu ve daha sonra bu düşüncelerini çürüttüğünü belirten Yakan, şunları söyledi:
“Rabia teyzemizle tanıştığımız zaman ‘ben öğrenemem, yaşım 55, benden geçti’ cümlelerini çok duydum. Öncelikle ’ben yapamam, ben öğrenemem’ gibi cümleleri sınıfın dışarısında bırakıyoruz. Çünkü bu sınıfa girdikten sonra her şey mümkündür. Rabia teyzemize de bunu aşıladım. Şimdi çok güzel aşamalar kat etti. Öncesinde kalem dahi tutamıyordu, şimdi bakmadan harfleri birlikte yazıyoruz. İnşallah bütün kursiyerlerimle güzel bir yol kat edeceğiz.”