BALDUR’S GATE: RPG Kültürünün Unutulmaz Klasiği
Bioware’ın birinci klasiği olan, bilgisayar oyuncularına masaüstü rol yapma oyunlarını (RPG) tanıtmayı başarmış, bugün bile...
ecloud
Bioware’ın birinci klasiği olan, bilgisayar oyuncularına masaüstü rol yapma oyunlarını (RPG) tanıtmayı başarmış, bugün bile en düzgün RPG oyunları listelerinde yer alabilen Baldur’s Gate serisi, oyun kültürünün en değerli kesimlerinden biri olarak yerini koruyor. Günümüzde bile RPG fanlarının sıklıkla oynadığı, yeni buildler denediği, farklı companionları (yoldaş) toplayıp bütün oyunu farklı birisi olarak bitirdikleri bir oyun serisi. Yıllar ilerledikçe bir sürü benzerinin çıkmasına karşın bu 2 oyunun (ve birkaç ek hikayenin) bu kadar oynanmasının ve üzerine konuşulmasının sebebi ne pekala? Bir sürü sebebi var ve bu yazı boyunca bunlara değineceğiz.
Not: Bu yazıda Baldur’s Gate 1 ve Baldur’s Gate 2’den (Kısacası Bhaalspawn Saga) bahsettim. Şimdi erken erişimde olan Baldur’s Gate 3’ü ve serinin yan oyunlarını dahil etmedim.
Yemek Masasından Bilgisayara
Wizards of the Coast üretimi Dungeons and Dragons, (yazının kalanı boyunca D&D diyeceğim) masaüstü rol yapma oyunları ortasında en popülerler ortasında. Oynayan herkesin kendi hayal güçleriyle oluşturduğu karakterlerin bir Game Master’ın (oyun yöneticisi) yazdığı senaryoda yer almasını ve kendi kararlarıyla zar atıp gelen sonuca ve karakter bonuslarına nazaran oluşan sonuçlarla başa çıktığı bu oyun, 80’li ve 90’lı yılların klasiklerindendi. Görüntü oyunu kesiminin yıllar boyunca yükselmesinin sonucunda ise beşerler artık konsollara ve bilgisayarlara daha çok yönelmeye başladı. D&D’nin yeni oyunculara tanıtılması ve kitlesini genişletmesi için en uygun opsiyonlardan biri, oyunu dijitale taşımak olurdu. O vakitlerde yeni kurulmuş küçük bir oyun firması olan Bioware da tam olarak bunu yaptı.
İlk oyunları olan Shattered Glass’tan sonra bir RPG oyunu yapma fikirleri vardı ve bir demo hazırlamışlardı. Bu demo, halihazırda D&D’nin haklarına sahip oyun şirketi Interplay’in ilgisini çekmişti ve böylelikle oyunu D&D etrafında kurma fikri gelişti. Baldur’s Gate, Forgotten Realms cihanında geçecek ve Advanced Dungeons and Dragons 2nd Edition sistemiyle işleyecekti. Gerçek vakit suratında ilerlese de oyuncu istediğinde oyunu durdurup kararları alıp devam edebilecekti. Oyunun planlanan içerik genişliği düşünülürse o vakitler küçük bir takım olan Bioware için epey şiddetli bir proje olacaktı ve her şey çok makus gidebilirdi. Neyse ki gitmedi.
Klasik Bir D&D Öyküsü Lakin Bu Kadar Uygun İşlenebilirdi
İlk oyuna Candlekeep kentinde üvey babamız Gorion’la yaşayan olağan biri olarak başlıyoruz. Elbette karakterimizin ırkı, sınıfı, alignment’ı, yüzü vs. hepsi bizim seçtiğimiz özellikler. Birtakım olaylardan sonra Gorion’dan ayrılıyor, kendi maceracı takımımızı oluşturuyor ve oyunun geçtiği kıta olan Sword Coast’u gezerek büyük küçük meselelerle uğraşıyoruz. Bu sıkıntılardan en büyüğü ise tüm kıtada görülen demir kıtlığı. Oyun boyunca bu demir kıtlığının bağlandığı olayları görüyor, sebep olan insanları tanıyor ve tüm bu problemleri kendi yollarımızla çözüyoruz.
Tabii ki de uğraştığımız tek sorun bu değil. Ana öykünün önümüze sunduğu bir sürü pürüz ve plot twistin yanı sıra bir sürü yan misyonla, yoldaşlarımızın sıkıntılarıyla da ilgileniyoruz. Spoiler olmaması açısından bu olayları açıklamak istemiyorum fakat işlerin tanrısal varlıklara, şeytani vefat lordlarına ve büyük komplolara bağlandığını bilmek ilginizi çekebilir.
Yine de ana kıssanın bütün bu olaylarının ortasında en az 20-30 yan misyon yapmadan oyunu bitirmeniz güç. Hem grubunuzu geliştiriyorsunuz hem de Sword Coast’u biraz daha düzgün tanıyorsunuz. Birtakım yan vazifelerin kıssaları ana öyküden bile daha enteresan noktalara gelmeyi başarabiliyor, bilhassa de ikinci oyunda. İkinci oyun demişken…
İkinci oyunda ise birinci oyunun sonundan devam ediyoruz. Karakterimizin yakın bir dostunun kaçırılmasından sonra, onu kurtarmak için çeşitli kümelere başvuruyor, arkadaşımızı kurtarmak için Amn topraklarını dolaşıyor, kurtardıktan sonra ise daha büyük bir sorun olan Jon Irenicus’u kovalıyoruz.
Bhaalspawn külliyatının finali sayılan “Throne of Bhaal” kıssası ise, Baldur’s Gate 2’nin içinde yer alan bir eklenti üzere. Asıl kıssa olan “Shadows of Amn” ın sonunun devamı. Çok daha kısa ve çok daha lineer. Karakterimizin 5 Bhaal çocuğuyla müsabakalarını husus alıyor. Açıkçası öykünün benim için en sönük kısmı diyebilirim. Gereksiz bir uzatma üzere lakin belirli hususları kapatıyor.
Böyle Bir Öyküyü Özel Yapan Nedir Ki?
Hikayenin etkileyici kısmı işlenişi. Ana öykü odağınızda olsa da birçok vakit tek odağınız olmuyor. Yoldaşlarınızın ve yolda karşılaştığınız gezginlerin, köylülerin, muhtarların, gardiyanların, düklerin ve hatta ejderhaların öyküleriyle de ilgilendikçe kozmosun farklı kümelerini ve farklı bakış açılarını tanıyorsunuz. Farklı kümelerin niyet biçimlerini inceledikçe seçtiğiniz taraflar bir bedel kazanıyor ve kıssayı etkiliyor.
Karşınıza çıkan olaylarla başa çıkmanın da bir sürü yolu var. Gizlice yahut çok sesli yaklaşabilirsiniz. Belirli bireylere rüşvet verebilirsiniz yahut ikna yeteneklerimizi konuşturabilirsiniz. Olayı en barışçıl formda çözmeye çalışabilir yahut gittiğiniz her yerde savaşıp önünüze çıkan her manisi katledebilirsiniz. Olaya yaklaşım büsbütün oyuncunun elinde ve seçtiklerinizin sonucunu öngöremediğinizde hiç beklemediğiniz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Buna bir sürü örnek verilebilir lakin dediğim üzere spoiler vermek istemiyorum. O yüzden Spectator diyaloğu diyor ve geçiyorum.
Baldur’s Gate’de Yola Yalnız Çıkmak Olmaz
Verdiğiniz kararları en çok etkileyen etkenlerden biri de yoldaşlarınız. Bizim tarafımızda olduğu için eski misyonundan sürgün edilen druid Jaheria olsun; macera, ün ve kahramanlık hissi için her mahzuru aşmaya hazır, omzunda taşıdığı evcil hamsterı Boo’yu yanından ayırmayan ranger Minsc olsun; Para ve güç için herkesi satabilecek, kelam dinlemeyen berserker Korgan olsun bir sürü çeşitli ideolojilere sahip karakterler mevcut ve hepsi kararlarınızı yargılamakta. Sizin seçtiğiniz alignment da bunları etkiliyor olağan ki. İkinci oyunun en sevdiğim taraflarından biri, yoldaşlarımızın seyahat boyunca birbirleriyle sık sık etkileşime girmesi. Kimileri birbirini destekliyor, kimileri arbede ediyor, kimileri da düz sohbet ediyor. Oyun boyunca yanınızdaki karakterlerle bir bağ kurmanız mümkün. Bu olursa, yeni katılacak yoldaşı kimin yerine koyacağınıza karar verirken bol baht.
Eskimiş Bir Sisteme Alışmaya Çalışmak
Baldur’s Gate 1&2, bu çeşit oyunlar için özel olarak tasarlanmış Infinity Engine ile yapılmış. Daha evvel bahsettiğim AD&D Second Edition sistemiyle işliyor. Karakterinizi oluştururken ve düzey atlarken seçtiğimiz özellikler kullanabileceğiniz yetenekleri, kuşanacağınız silahları, giyeceğiniz zırhları ve kullanabileceğiniz büyüleri etkiliyor. Zırhınızın sizi ne kadar koruduğunu gösteren Armor Class, karakterinizin ne kadar canının olduğunu gösteren Hit Points, gayenize yaptığınız akının ne olasılıkla işleyip işlemeyeceğini gösteren THAC0 ve atağınız işlerse seçtiğiniz silahla vereceğiniz hasarı gösteren Damage, bütün oynanışınızı etkileyen pahalar.
Tabii ki yalnızca bir cüce warriorla oyunu bitirmeniz hayli güç. Bu noktada daha evvel bahsettiğim yoldaşlar devreye giriyor. Kendi karakterlerinizi de oluşturup ekleyebiliyorsunuz ancak bu oyunun rol yapma kısmından uzaklaştırabileceğinden önermem. Yoldaşlarınızın özellikleriyle kendinizinkileri birleştirip, tesirli bir takım kurmanız gerekiyor. En az 1 mage, 1 cleric ve 1 uzak menzilde güçlü karakter bulundurmanızı katiyetle öneririm zira büyüler ve uzak menzil atakları, oyunda sizi en süratli zafere taşıyabilecek prosedürlerden.
Elbette oyunun sizin yerinize attığı görünmez zarlar da, saldırınızın işleyip işlemediğini, bir kilidi açıp açamadığınızı, bir eşyayı çalıp çalamadığınızı ve daha bir sürü olayı belirliyor. Ancak oyun mutlaka baht oyunu değil. Sıkıntı savaşlarla başa çıkmak için çok kere oyunu durdurup, takımın her üyesinin yapacağı atılımları evvelden seçmeniz, düşmanınızın zayıflığını yahut bağışıklığını ve yapabileceği karşı hücumları da göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
İşler Zorlaştığında Kaçmamak Lazım
Seçtiğiniz oyun zorluğu da oyundan alacağınız eğlenceyi büyük ölçüde etkileyecektir. Şayet sisteme hakim değilseniz Olağan modda oynamanızı öneririm. Şayet hakimseniz Core Rules ve ötesinden devam edebilirsiniz. Vakti için epeyce olağan karşılansa da RPG konseptlerine uzak birisi için, Baldur’s Gate çok süratli zorlaşabilecek bir oyun maalesef. Bilhassa büyücülerle yahut ejderhalarla savaşlarınızda takılmanız mümkün, sonuçta bir sürü baş karıştırma, zayıflatma, bayıltma vb. fonksiyonlu büyüler yapabiliyorlar.
Zorluğu geriye çekebilirsiniz elbette ancak farklı teknikler denemek ve farklı kombinasyonlar kullanmak, o takıldığınız savaşı çarçabuk geçmenize sebep olabilir. Karşınızdakinin gücünü düşürebilecek yahut size takviye sağlayabilecek büyüleri edinmeyi ve yanınıza işe yarayabileceğini düşündüğünüz itemleri almayı da unutmayın. İksirler, silahlar, zırhlar vs. Bunların açıklamalarını okumanız da değerli. Sağladıkları bonuslara nazaran karakterlerinize dağıtırsanız tesirli bir takım oluşturabilirsiniz. Hülasa bu çok sıkıntı gelen anlarda, farklı teknikler deneyerek sorunu çözmeye çalışmak, oyunun temel mekaniklerinden.
Eski oyunların ortak sıkıntısı: Grafikler
Oyunun grafiklerine de değinmeden geçmek istemedim. 2012’de çıkan Enhanced Edition sürümleri biraz daha toparlasa da oyunun grafikleri çok eski. Şayet retro oyunlar oynamaya alışmış biriyseniz sizi hiç rahatsız etmeyeceğini söyleyebilirim ancak kimileri için büyük bir sorun olduğunun farkındayım. Devrinde 2d bir oyun için etkileyici görselliğe sahip olduğunu da belirtmeden geçemem.
Sonuç Olarak…
Baldur’s Gate serisi, yalnızca kendi popülerliğiyle kalmamış, Planescape: Torment üzere benzeri biçimde değişik oyunların da önünü açmış bir seri. Yakın vakitte çıkmış bir sürü RPG oyunu varken geriye dönüp bu oyunları oynamak saçma gelebilir lakin o oyunlardan eğlendiğiniz kadar (hatta tahminen daha fazla) Baldur’s Gate’ten de eğlenebileceğinizi düşünüyorum. Sonuçta Batı RPG’lerinin en âlâ örneklerinden birini konuşuyoruz. Gitgide enteresanlaşan öyküleri, şuanda bile şaşırtan derecede çeşitli rol yapma opsiyonları, masaüstü RPG sistemine çok yakın mekanikleri ve D&D’ye mahsus fantastik evreniyle özel Baldur’s Gate serisi. Örnek olarak kullanmak istediğim çok fazla olay ve savaş var lakin bunları sizin oynayarak görmeniz daha uygun olacaktır.
Bahsettiğim oyunlara buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
GAMERHEAD kategorimizde RPG çeşidindeki öteki oyunlara ilişkin haberlerimizi ve incelemelerimizi bulabilirsiniz.
