Bebekleri hayata bağlayan projeye Londra’da ödül

Bebek bekleyen her ailede plan standart sürece bağlı kalınarak yapılır. Sağlıklı anne ve bebek birkaç gün hastanede kalır, yeni hayat daha birinci saatlerden itibaren bir kutlama vesilesidir. Balonlar, rengârenk süslemeler, şık paketler hatta hastane odasına çağrılan kauförler bu kutlamanın kesimi olurlar. Fakat dünya genelinde doğan her 10 bebekten biri için bu süreç ne yazık ki işleyemiyor. Yeni doğan bebek vefatları önemli boyutlarda. Prematüre doğum oranları sıhhat raporlarına nazaran giderek artıyor. Türkiye’de her 10 bebekten 1.5’i prematüre doğuyor. Bulunduğumuz coğrafya yeni doğan vefatlarında ne yazık ki düzgün durumda değil.

İstatistiklerle bu kıymetli sorunu anlatmak sıkıntıyı yüzeysel kılabilir fakat tekrar de tesirli. UNICEF’in 2022’de yayımladığı Global Çocuk Vefatları Raporu’na nazaran, 2021’de 2.3 milyonu yeni doğan olmak üzere 5 yaşın altında 5 milyondan fazla çocuk hayatını kaybetti. Burada kıymetli olan önlenebilir nedenlere bağlı ölümlerle ilgili neler yapılabileceği. Günün sonunda olay gelir durumu ve eğitime bağlanıyor. Çünkü birebir rapora nazaran düşük gelirli ülkelerde bir çocuğun 5 yaşına gelmeden ölme mümkünlüğü yüksek gelirli ülkere nazaran 14 kat daha fazla. Türkiye’ye bakıldığında güzelleşme görülüyor. TÜİK bilgileri bebek vefat suratının 2009’da binde 13.9 iken 2021’de binde 9.2’ye gerilediğini söylüyor. Tekrar TÜİK’e nazaran ölen bebeklerin yüzde 63.6’sı bir ayını, yüzde 86.9’u ise beş ayını tamamlayamadan hayatını kaybediyor… Son bir bilgi; ölen bebeklerin yüzde 12.3’ü birinci günlerini tamamlayamıyor.

O DA BİR PREMATÜRE BEBEK ANNESİ

Bu bilgiler sonsuza kadar gidebilir… Okunduğu sırada yarattığı tesir içinse tıpkı şeyi söylemek mümkün değil. Hastaneden bebeğiyle ayrılamayan bir anne açısından istatistiklerin hiçbir pahası yok. Kendini bir anne-bebek markası olarak konumlandıran Molfix, olayı anneyi ve bebeği camdan bir duvarla ayıran yeni doğan ağır bakım odasından yola çıkarak ele almış. 2019’da anne ile bebek ortasındaki hayat bağının kopmaması maksadıyla dokunaklı bir toplumsal sorumluluk projesini hayata geçirmiş. Hayat Holding çatısı altındaki markanın projesine verdiği isim de manalı: Hayat Bağım İnançlı Bağlanma Programı .

Beş yıldır yürütülen proje, geçtiğimiz günlerde toplumsal sorumluluk projelerinin Oscar’ı olarak kabul edilen The International CSR Excellence Awards’a (Uluslararası Kurumsal Toplumsal Sorumluluk Harikalık Ödülleri) layık görüldü. Londra’daki St. Paul Katedrali’nde düzenlenen merasimi biz de takip ettik. 500 projenin ortasından bir Türk şirketinin sıyrılmasının kıssasını ise Hayat Strateji ve Pazarlamadan Sorumlu Küresel Lider Yardımcısı Aysel Aydın’dan dinledik.
Meğer Aydın da bir prematüre bebek annesiymiş. Empatinin tavan yaptığı bir proje, elbette böylesine değerli bir muvaffakiyet getirmiş.

Roger Wolens – Aysel Aydın

EĞİTİM VE AYGIT DESTEĞİ

Aydın projeyi şöyle anlattı: “Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü ve Bebek Ruh Sıhhati Derneği işbirliğiyle projeyi yürütüyoruz. Hastanelerin yeni doğan ağır bakım ünitelerinde gerekli tıbbi aygıtları bağışlıyoruz. Bu aygıtlar hayati ehemmiyeti sahip. Fakat bir o kadar hayati bedelde olan şey ise gerek annelerin gerekse ağır bakım hemşirelerinin prematüre bebeklerle ilgili eğitimler almalarıydı. Biz de bu kapsamda bugüne kadar 160 binden fazla anne ve babayı kucaklayıp 3 bine yakın sıhhat çalışanına “güvenli bağlanma” eğitimleri verdik. Daha fazla bebeğin hayata tutunması ve tedavi olmasına imkân veren projemizin yeri bizde çok başka. Bu sebeple Hayat Bağım’ın memleketler arası bir mükafata daha layık görülmesi bizim için farklı bir gurur.” Aydın’ın bahsettiği inançlı bağlanma sorununu biraz açalım. Uzmanlara nazaran prematüre bir bebeğin beslenmesi çok kıymetli. Günde 15 gram alabilmesi için her şey yapılıyor. Lakin bunun kadar değerli bir öteki mevzu da bebeğin anneyle bağının kopmaması. Bunun için emzirme olayı olmasa da bebek annesinin, hatta babasının cildiyle temas ettiriliyor. Aydın, “Bebeğin annenin göğsünde geçirdiği müddet onu hayata bağlıyor” diyor.

DEPREM BÖLGESİNE ÖZEL ÇALIŞMA

Hayat Bağım İnançlı Bağlanma Programı”, bu sene sarsıntıdan etkilenen 11 vilayette bebek ve ebeveynlerine takviye sağlıyor. Proje kapsamında Kahramanmaraş, Hatay, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Elazığ vilayetlerindeki hastanelerin yenidoğan bakım kısımlarına radyan ısıtıcılı yatak, fototerapi aygıtı, yenidoğan kuvözü, hasta başı monitörü ve nebülizatör üzere hayati ekipman dayanağı sağlanıyor. Depremzede anne, ebe ve hemşirelere de inançlı bağlanma eğitimleri veriliyor. Burada annelerdeki telaş boyutu da önümüzdeki periyotta psikososyal projelerle alınacak.

SIRADA BREZİLYA VAR

Molfix’in Hayat Bağım projesi Londra’daki mükafatı almasıyla küresel kıymetlendirme kapsamına da alındı. Heyet, projeyi 2024 yılında Brezilya’da düzenlenecek The Green World Awards’a da katılmaya bedel gördü. Artık proje, bini aşkın toplumsal sorumluluk çalışmasıyla yarışacak.