Dinle ki anlarsın paneli yapıldı
DÜZCE ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ EDEBİYATI BÖLÜMÜ’NÜN DÜZENLEDİĞİ “MEVLANA’NIN EVRENSEL ÇAĞRISI: DİNLE Kİ ANLARSIN” BAŞLIKLI PANELDE DÜZCE ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. İLHAN GENÇ BİLGİ VE DENEYİMLERİNİ PAYLAŞTI.
Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü’nün düzenlediği “Mevlana’nın Evrensel Çağrısı: Dinle ki Anlarsın” başlıklı Panelde Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç bilgi ve deneyimlerini paylaştı.
Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Kültür Merkezi İstiklal Konferans Salonu’nda düzenlenen panel öncesinde Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç’e sürpriz yaparak, akademik camiaya yaptığı 30 yılı aşkın katkılarından dolayı kendi adına hazırlanan kitap Genç’e takdim edildi. 26. Dönem Milletvekili ve Akademisyen Prof. Dr. Mustafa İsen’in takdim ettiği kitapta; Prof. Dr. Genç’in yetiştirdiği öğrencilerinden, birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarına kadar bir şekilde hayatına dokunduğu kişilerin duygu ve düşüncelerine yer veriliyor.
“Anlamak için önce dinlemek lazım”
Moderatörlüğünü Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şerife Yalçınkaya’nın yaptığı panelde “Mevlana’nın Evrensel Çağrısı: Dinle ki Anlarsın” başlıklı sunumunda bilgi ve deneyimlerini paylaşan Prof. Dr. İlhan Genç, Mevlana’nın genelde anlam üzerinde durduğunu ifade etti. Hz. Mevlana’nın Dinle beyitini 50’li yaşlarında yazdığını söyleyen Prof. Dr. Genç, anlama büyük bir önem veren Mevlana’nın anlamak için dinlemeyi de bilmek gerektiğini söylediğini vurguladı.
Mevlana’nın Afganistan’ın Belh şehrinden Moğol baskıları yüzünden 6 yaşında göçle tanıştığını söyleyen Prof. Dr. İlhan Genç, 10 yıl süren bu göçün Hz. Mevlana üzerinde travmalar oluşturduğunu, ancak bunu HZ. Mevlana’nın çocuk olması nedeniyle anlayamayacağını dile getirdi.
“Hz. Mevlana her çağın düşünürü”
Mevlana’nın Şems-i Tebrizi ile karşılaşana kadar camide müezzinlik yaptığını; ancak Tebrizi ile buluşunca Mevlana’nın ezberinin bozulduğunu, iki alimin kavuşmasını iki okyanusun kavuşması olarak nitelendirildiğini söyleyen Genç, Mevlana’nın bu kavuşma sonrası başladığı edebi hayatı ile 20 bin beyiti ve herkesin beğenerek okuduğu Mesnevi gibi eserleri kaleme aldığını ifade etti.
Asırlar geçmesine rağmen cağın düşünce insanı olarak anılan Hz. Mevlana’nın bir yok oluş hikayesi değil, var oluş hikayesi yazdığını söyleyen Prof. Dr. İlhan Genç, Mevlana’nın ölümünü bile gerçek sevgili olan Allah’a (C.C.) kavuşma düğünü olarak adlandırdığını dile getirdi.
“Hz. Mevlana eserlerini neden Farsça yazdı?”
Hz. Mevlana’nın neden Farsça eserler verdiği sorusunu da yanıtlayan Prof. Dr. İlhan Genç, o dönemde edebi eserleri en iyi yansıtacak dilin Farsça olduğunu ve diğer tanınmış edebi kişilerin de Farsça eserler verdiğini söyledi. Ayrıca Türkçe’nin Yunus Emre gibi şair ve edebiyatçılarımızla yükselişe geçtiğini ifade etti.
Hz. Mevlana’nın ney şiiri ile insana gönderme yaptığını vurgulayan Prof. Dr. Genç, sıradan bir kamışın yakılarak ve içinin boşaltılarak etkili bir müzik aletine dönüştüğünü hatırlatan Mevlana, ham insanın da yanarak, eğitilerek, içindeki kötülüklerden, kıskançlıktan arınacağına inandığını ifade etti.
Mevlana’nın olgun bir insanın önceliği aşka verdiğini; ancak aklı ve iradeyi elden bırakmadan işlerini yürütmesi tavsiyesinde bulunduğunu söyleyen Genç, buradaki aşkın yapılan işe ya da her hangi bir şeye, değere karşı duyulan hissiyat olduğunu dile getirdi.
Panel Düzce Üniversitesi Müzik Bölümü öğrencisi Ramazan Doğan’ın ney dinletisi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile son buldu.