Güvene ihanetin filmi

◊ Cannes’daki birinci gösterimin sonunda uzun müddet alkışlandınız ve o sırada hepiniz duygusal anlar yaşadınız. Neler hissettiniz anlatır mısınız biraz?

– Martin Scorsese: Yıllarca süren çalışmanın doruk noktasıydı. Lily, Leo, Bob ve kendi adıma konuşmam gerekirse bence tüm hisler kalpten geldi, bu nedenle çok dokunaklıydı…

◊ Lily, tüm bunlar sizin için ne tabir ediyor?

– Lily Gladstone: “Minnettar” sözü hissettiğim tüm hislere uyuyor. Bu sineması temsil eden tüm insanların burada, bir ortada olması nitekim özel.

OSAGE HALKI ÇOK ACI ÇEKTİ

◊ Siz neler söylemek istersiniz Leonardo DiCaprio?

– Leonardo DiCaprio: Özellikle Osage topluluğunun bu kıssayı anlatırken bizi kucaklaması, romanı uyarlamamıza takviye vermesi çok özeldi. Böylesine bir trajediyi anlatmak için burada yan yana olmaları da çok hoştu. Ben yalnızca kendim için bir sürü zihinsel fotoğraf çektim! Bu kıssayı anlatabildiğimiz için gururluyuz.

◊ Şef Geoffrey, bu sinema Osage topluluğunu ve geçmişte yaşanan acıları mevzu alıyor. Bunları artık dünyaya gösterebilmek nasıl bir his?

– Geoffrey Standing Bear: En başında Bay Scorsese’ye “Hikâyeye nasıl yaklaşacaksın?” diye sordum. Dedi ki, “Güven hakkında bir öykü anlatacağım. Molly ile Ernest ortasındaki itimat, dış dünya ile Osage’ler ortasındaki itimat ve bu itimada ihaneti anlatacağım, derin ihaneti!” Halkım çok acı çekti. Bu tesirler hâlâ bizimle birlikte. Ancak Osage ismine şunu söyleyebilirim ki, Scorsese ile takımı, itimat tazeledi.

BU YAŞTA RİSK ALMAKTAN BAŞKA NE YAPABİLİRİM?

◊ Bay Scorsese, projeye evvel bir polis draması olarak başladınız. Sonrasında ise farklı bir istikamete giderek, daha güç ve değerli bir senaryoya karar verdiniz. Mesleğinizde hâlâ risk almaktan çekinmiyorsunuz, değil mi?

– Martin Scorsese: Eric Roth (senarist) ile kıssayı FBI’ın bakış açısından söz etmeye çalıştıktan sonra buna değindik. Bu senaryo üzerinde 2 yıl çalıştıktan sonra, Leo bir gün bana geldi, “Bu öykünün özü nerede” dedi. Osage’lerle bir toplantım olmuştu. Ayağa kalkıp konuştular ve o 3 saat içinde onlar hakkında çok şey öğrendim. İnsanların kıssalarını dinledim, hepsi birbiriyle bağlıydı. Ben de “İşte hikâye” dedim. “Hikâye, hakkında en az yazılan karakter Ernest’ti.” Ve natürel ki Leo’nun yapmak istediği de buydu. “Ernest’in kim olduğunu bulmaya çalışalım ya da Ernest’i yaratalım” dedi. Ben de “Pekâlâ, öyküyü aksine çevirebilseydik bu kusursuz olurdu” dedim. İşte o vakit harika bir senaryoya sahip olduğumuzu biliyordum. Sonrasında Lily ile tanıştığımızda bunun nitekim eksiksiz olacağını anladık. Gidilecek yol buydu. Bu yaşta risk almaktan diğer ne yapabilirim?  

◊ Bildiğim kadarıyla sineması çekmeye 2021’de, yani pandeminin ortasında başladınız. COVID-19’un çekimleri nasıl etkilediğini sormak istiyorum…

– Martin Scorsese: Evet, özel çalışma şartlarımız vardı. Maskeler takılıydı, herkes aşılandı. Tüm grup üzerine düşen vazifesi titizlikle yaptığı için bizi çok fazla etkileyen durumlar olmadı diyebilirim. Lakin öncesinde COVID yüzünden kaybettiğim 1.5 yıl vardı. O periyot her şey durdu. Ben de senaryo üzerinde çalışmaya devam ettim. Bu sineması aslında “Irishman”den evvel yapmayı planlamıştık. Lakin evvel “Irishman”i çektik.

1940’LARIN MÜKEMMEL EPİK FİLMLERİNE GERİ DÖNÜŞ

◊ Leo, Martin Scorsese’in direktörlüğü ve sinema hakkında neler söylemek istersiniz?

– Leonardo DiCaprio: Marty’nin inanılmaz derecede uygun yaptığı şey, direktörlük. Hayal edebileceğiniz en çarpık, en uğursuz karakterlerin bile insanlığını ifşa edebiliyor. Son birkaç yılda çok şey öğrenildi ve sinemamızdaki öykü de tıpkı Tulsa Katliamı üzere, insanların öğrenmeye ve anlamaya başladığı bir şey oldu. Kültürümüzün bir kesimiydi; tarihimizin bir kesimi… Merkezinde tuhaf bir aşk öyküsü olan 1940’ların olağanüstü epik sinemalarına bir geri dönüş niteliğinde bu üretim. Senaryodan sonra hepimiz Osage topluluğuyla konuşuyor ve sinemaya gerçeği dahil etmeye çalışıyorduk. Ve gerçek kıssalara hürmet göstermek, bunu anlatıya dahil etmek için elimizden gelenin en uygununu yapmaya çalıştığımızı biliyorum.

◊ Lily, sizin de sinemaya dair yorumlarınızı alalım…

– Lily Gladstone:

Biz kıssa anlatıcılarıyız. Buradaki tüm sanatçı ruhlar, toplumun değer vermemiz gerektiğini söylediği şeyin perdesini aralayan bir kıssa anlatmayı önemsiyordu. Sinemamızda 1920’lerden, Osage topluluğundan, Tulsa’dan bahsediyoruz. Neden dünya bu yaşananlardan habersiz?

Bu kıssaları anlatmanın diğer bir yolu yok…

NEDEN İHANET EDİYOR?

◊ Robert De Niro, siz William Hale rolündesiniz. Neler söylemek istersiniz karakterle ilgili?

– Robert De Niro: Karakterim neden onlara ihanet ediyor, anlamıyorum. William Hale birçok taraftan akıllıydı fakat tıpkı vakitte da aptaldı…

◊ Karaktere çalışırken nasıl bir süreç geçirdiniz?

– Robert De Niro: Önce kitabı okudum. Sonra Leo ve Marty bu kıssayı öbür bir halde çekmek istediklerini söyledi; daha çok Hale ve Leo’nun karakteri Ernest ortasındaki münasebet hakkında. Bu bana çok mantıklı geldi. “Harika, ben varım” dedim.

SCORSESE’YE HAYRANLIK DUYUYORUM 

◊ Martin Scorsese’yi tüm vakitlerin en yeterlisi yapan şey nedir sizce?

– Leonardo DiCaprio: Martin Scorsese’nin, bir aktör olarak yaptığım her şeyi etkilediğini söyleyebilirim. Aslında birlikte büyüdüğüm tüm aktör kuşağını etkiledi. Ve kıymetli kıssalar anlatan inanılmaz sinemalar yapmaya devam ediyor. Hepiniz üzere ben de onun kıssalarıyla yaptığı üzere doğruyu söylemeye devam etme maharetine hayranlık duyuyorum.

OSAGE’LER KAMERA GERİSİNDE DA ÇALIŞTI

◊ Martin, sineması daha gerçekçi hale getirmek için kabile kurulu ile nasıl çalıştınız?

– Martin Scorsese: İlk olarak, kitap ve senaryo bana sunulduğunda dedim ki “Eğer yerli ulusların yanına gidersek, onlara karşı çok saygılı olmalıyız. Birinci evvel ‘Baş Daimi Başkan’ ile görüşeceğiz, sonra öbür bir toplantımız olacak.” Bunları yaparken de çok duygulandım. Sevgi, hürmet ve dünyayı sevmekle ilgili bedellerini öğrendim. Siyasi bir sorundan değil, bu gezegende nasıl yaşanacağını anlamaktan bahsediyorum. Kıymetlerin benim için çok değerli olduğunu anladım. Kabiledekiler, her konuşmalarında beni tekrar yönlendirdi. Osage hakkında her şeyi bilmek istedim. Ve bu, yardımcı üretimcimiz Marianne Bauer’in Şef Geoffrey, kurul ve kabiledekilerle çalışmaya başladığı bir süreci başlattı.

◊ Şef Geoffrey, tüm bu süreci sizden de dinleyebilir miyiz?

– Geoffrey Standing Bear: Imperative Entertainment, David Grann tarafından yazılan kitabın haklarını satın aldığında, kimi temsilcilerle konuşuyor ve öyküde sesimizi kaybetmek istemediğimizi, kaygılarımızı lisana getiriyorduk. Sonunda takım üyelerinden kimileri gelip dua ayinlerimize ve akşam yemeklerimize katıldığında, “Osage’nin gurur duyacağı bir sinema yapacağız. Bu öyküyü Molly’nin gözünden anlatacağız” dediklerini hatırlıyorum. O andan itibaren “Eh, bu farklı bir grup” diye düşündük. Bay Scorsese, “Öncelikle burada Osage ile çekim yapacağız. Osage’yi içeri davet edeceğiz” dedi. Yalnızca figüran olarak değil, kamera gerisinde dünya standartlarında beşerlerle ve kostümlü sinematografide çalışan genç Osage’ler vardı. Kostümlerin üretiminde, müziğin imalinde insanlarımız çalıştırıldı. Sinemada, bizim lisanımızı görüyorsunuz. Her şey o kadar gerçek ve hoştu ki, bu sinemadan iki tane yapabilirler…