İlginç mimarisiyle dikkat çeken Buhara Özbekler Tekkesi, tasarım merkezi olarak hizmet veriyor

Osmanlı Döneminde Istanbul’a, Orta Asya’dan Gelen Hacı Adayları Ve Seyyahlar Için Geçici Konaklama Mekanı Ve Misafirhane Işlevi Gören Buhara özbekler Tekkesi, Günümüzde Istanbul Tasarım Merkezi Olarak Farklı Alanlarda öğrenciler Yetiştiriyor. Kapının üzerindeki Minaresiyle Dikkat çeken Tekkede Geleneksel Ve Modern Sanat Eğitimleri Veriliyor.

İlginç mimarisiyle dikkat çeken Buhara Özbekler Tekkesi, tasarım merkezi olarak hizmet veriyor

Osmanlı döneminde İstanbul’a, Orta Asya’dan gelen hacı adayları ve seyyahlar için geçici konaklama mekanı ve misafirhane vazifesi gören Buhara Özbekler Tekkesi, günümüzde İstanbul Tasarım Merkezi olarak farklı alanlarda öğrenciler yetiştiriyor. Kapının üzerindeki minaresiyle dikkat çeken tekkede geleneksel ve modern sanat eğitimleri veriliyor.

Fatih’te Binbirdirek Mahallesi’nde yer alan Buhara Özbekler Tekkesi, geçtiğimiz yüzyıllarda hacı adaylarının kutsal görevlerini yerine getirmek için çıktıları yolculukta uğrak mekanlarından biriydi. Şehit Mehmet Paşa Yokuşu’nda, Sokullu Mehmed Paşa Külliyesi’nin tam karşısında bulunan tekke Osmanlı Devleti’nin diğer Müslüman memleketleriyle olan ilişkilerinin sadece siyasi anlamda olmadığını göstermekteydi. Kadim Türk coğrafyasındaki Orta Asyalı Müslümanların, hac mevsiminin hemen öncesinde başlayan uzun ve meşakkatli kutsal yolcuğun en önemli duraklarından biri Buhara Özbekler Tekkesi oluyordu. Edinilen bilgiye göre, 1692 yılında Defterdar İsmail Efendi tarafından inşa ettirilen tekkede bir mescit, abdesthane, hamam, sofalar, avlu ve meyve bahçesi, 6 derviş odası bulunduğu öğrenildi. Ulusal mimari akımından etkilenen yapı apartman kompleksi ya da misafirhane görümünde olmasıyla dikkat çekti. Giriş kapısının üstüne minare inşa edilen tekkede Türk- İslam eserlerinde nadir görülen bir mimari çizgi bulunuyor. Türkistan’dan gelen çeşitli statüdeki insanlar Karadeniz’den gemilerle İstanbul’a gelir, uzun süre şehirde kalır ve sonra hac yoluna devam ederlerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine kadar hacı adaylarını ağırlamaya devam eden tekke, Milli Mücadele döneminde hazırlık üslerinden biri olarak kullanıldı. 1887- 1988 tarihleri arasında 2. Abdülhamid tarafından restore edilen Buhara Özbekler Tekkesi, 1925 yılında tekkelerin kapatılmasının ardından Buhara Tekkesi Türkistan Gençleri Birliği, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği ve Türkistanlılar Talebe Yurdu faaliyetlerini gösterdi. Cumhuriyet döneminde kısmen metruk kalan yapı, zamanla deprem ve yangın gibi doğal afetler sonucunda yıkılmaya yüz tuttu.

Türk - İslam eserlerinde nadir görülen yapı: Buhara Özbekler Tekkesi

Tasarım Merkezi’nin Genel Koordinatörü Melike Ebrar Akpınar, 2006 - 2008 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen ve günümüzde İstanbul Tasarım Merkezi olarak faaliyet gösteren Buhara Özbekler Tekkesi hakkında bilgi veren Melike Ebrar Akpınar, “Buhara Özbekler Tekkesi 1692 yılında Defterdar İsmail Bey tarafından yaptırılmış. Teknenin yapılış amacı o zamanlarda hacı adaylarının ve seyyahların konaklaması için ve yıllar içerisinde de bu sebeple tekke kullanılıyor. Buhara Özbekler Tekkesi tarih içerisinde çok fazla restorasyon görmüş bir tekke bunların en çok bilineni de 2. Abdülhamid Han döneminde yaptırılan restorasyon ondan sonrasında ise 2006-2008 yılları arasında Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan restorasyon 2008 yılından itibaren de bu tekke de İstanbul Tasarım Merkezi olarak Ensar Vakfı Kuruluşu faaliyet göstermeye başladık. Cumhuriyet döneminden itibaren de tekke de bir apartmanvari görev görmeye başlamış şu an kullandığımız her bir sınıfta bir aile yaşamaktaymış. Yıllar sonra da dediğim gibi biz burada faaliyet göstermeye başladık. Buralarda yaşıyorken insanlar zamanla bu bina yine tahrip oldu yangın, deprem birçok şey atlattı ve sonrasında insanlar buralardan ayrıldılar. Daha sonrasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından da bize tahsis edildi. Defterdar İsmail Bey tarafından yaptırılan bu tekkenin mimarisi de çok ilginçtir. Çünkü geleneksel yapının içerisinde ulusal inşaat teknikleri kullanılmış ve 1. Ulusal Mimarlık akımının da etkileri görülmekte. Bu yüzden çok ilginç aynı zamanda en ilginç bölümü de kapının girişinde yer alan minaredir. Çünkü Türk - İslam eserlerinde nadir görülür. Bu kapı üzerinde minare; hatta pek görünmez. Farklı ülkelerde olduğu söylenir. Bu yüzden çok ilginç bir mimarisi de vardır” ifadelerini kullandı.

“Usta - çırak ilişkisiyle geleneksel ve modern sanatlar eğitimi veriyoruz”

İstanbul Tasarım Merkezi’nin kuruluş amacını anlatan Akpınar, “İstanbul Tasarım Merkezi 2008 yılından itibaren faaliyet göstermektedir. İstanbul tasarım merkezi olarak amacımız yenilikçi eğitim anlayışıyla tasarımcılar yetiştirebilmektir. Bir nevi üniversite görevi görmekteyiz. Usta- çırak ilişkisiyle geleneksel ve modern sanatlar eğitimi veriyoruz. Sadece kayıtlı olan öğrencilerimiz atölye eğitimleri değil ilgili her katılımcının da katılabildiği atölyeler, seminerler, ulusal ve uluslararası çalıştaylar, sergiler ve geziler düzenlemekteyiz. Yaş grubu olarak hem çocuklar hem yetişkinler için farklı atölyelerimiz var. Çocuklar için okul saatlerinden dolayı hafta sonları eğitimler düzenliyoruz ya da yazın okullar açılmadan önce bizim gelenekselleştirdiğimiz beş gün beş tasarım eğitimlerimiz var bunları gerçekleştiriyoruz. Onun haricinde yetişkinler içinde hafta içi ve hafta sonu olmak üzere farklı sanat dallarında eğitimler veriyoruz” şeklinde konuştu.