İş dünyası: Büyümede yatırımlardaki artış önemli
İş dünyası, ilk çeyrek büyüme verilerini değerlendirdi. Yatırım harcamalarındaki artışa dikkat çeken iş dünyası temsilcileri,...
İş dünyası, ilk çeyrek büyüme verilerini değerlendirdi. Yatırım harcamalarındaki artışa dikkat çeken iş dünyası temsilcileri, Türkiye ekonomisinin önemli bir adımı geride bıraktığını belirtti.
İş dünyası temsilcileri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan ilk çeyrek büyüme verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 büyümesinden duyduklarınmemnuniyeti dile getirdi. Yatırım harcamalarındaki yüksek artışın üretimin devamı açısından önemli bir gösterge olduğunu kaydeden Olpak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünyada merkez bankası faizlerinin hala yüksek olduğu, küresel büyüme ve ticaret görünümünün tarihsel ortalamaların altında seyrettiği, yurt içinde hem depremin yaralarının sarılmaya hem de enflasyonun indirilmeye çalışıldığı bir dönemde, 2024 yılına da güçlü bir pozitif büyümeyle başlamak önemli. Büyümeye tüm sektörlerin pozitif katkı vermesi, büyümenin genele yansıması bakımından değerli. İnşaat sektörü 11,1 ile büyümenin temel sürükleyicisi olurken; sanayi, bilgi iletişim, mesleki, idari ve destek hizmetleri de büyümeye yüzde 5 bandında katkı veren diğer sektörler olarak öne çıkıyor. Büyümenin talep tarafına baktığımızda ise, yatırım harcamalarının yüzde 10,3 ile en yüksek büyüyen alt kalem olduğunu görüyoruz. Geçmiş yıldan itibaren ağırlığı azalsa da tüketim harcamaları yüzde 7,3 büyüdü. Net ihracat ise büyümeye yüzde 1,6 katkı yaparak olumlu performans göstermeye devam etti. Açıklanan veriler, 2024 yılının geri kalan dönemi için iş dünyamıza ümit ve güven aşıladı.” Nail Olpak, küresel olarak zorlu dönemin hala devam edeceğinin öngörüldüğünü, enflasyonu indirmeye yönelik finansal istikrar politikalarına devam ederken, dengeli bir büyümeden feragat etmemeleri gereken bir dönemde olduklarını bildirdi. Yılın geri kalanında, iç tüketimin büyümeye katkısının bir miktar daha gerilemesini beklediklerini belirten Olpak, “Böyle bir ortamda, sanayi sektörü ve ihracata dayalı üretim modeli daha fazla önem kazanacak. Hane halkı tüketiminin azalmaya başladığı bir dönemde, bu azalmayı özellikle tüketim malı ithalatını daha da azaltarak gerçekleştirmek de önemli.” değerlendirmesinde bulundu. “ENFLASYONLA MÜCADELE PROGRAMINA GÜÇ KATTI” İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç de 2024’ün birinci çeyrek büyüme verilerinin öngördükleri “dengelenme” sinyallerini verdiğini kaydederek, “İlk olarak dikkatimizi çeken pozitif detay; net dış ticaretin büyümeye katkısının 1,6 puanla yeniden pozitife dönmesi. İkinci önemli detay, sanayi ve yatırımlar kaleminin güçlü ve istikrarlı seyrini koruması. AB’deki toparlanmanın bunda etkili olduğunu düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Bu iki faktörün Türkiye ekonomisini sağlıklı ve istikrarlı büyüme patikasına yerleştireceğini ifade eden Avdagiç, şu açıklamalarda bulundu: “İç talebe gelirsek evet hala güçlü, büyümeye en çok katkıyı veren alan. Ancak burada gelen öncü veriler, tüketimden tasarrufa dönüşün güçleneceği sinyalini veriyor. Gelen veriler uygulanan enflasyonla mücadele programına güç katmıştır. Öte yandan yeşil dönüşüm, sınırda vergi uygulaması gibi etkileri 2026’dan sonra göreceğiz. Bu sebeple orta uzun vadeli düşünüp yatırımlarımızı akıllıca yönlendirmemiz çok önemli. İhracatın büyümeye katkısının artarak devam etmesi için yılın ikinci yarısında döviz kuru ile enflasyon arasındaki korelasyonun korunması önem arz ediyor.” “TÜRKİYE EKONOMİSİ ÖNEMLİ BİR ADIMI GERİDE BIRAKTI” Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı ise, 2023’te gösterdiği büyüme performansıyla pozitif ayrışan Türkiye ekonomisinin, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 5,7 büyüyerek başarısını sürdürdüğünü anlattı. İklim değişikliği, salgın hastalıklar, finansal ve ekonomik şoklar ve savaşların gölgesinde geçen son 15 çeyrek boyunca aralıksız büyüyen Türkiye ekonomisinin, pozitif büyüme patikasında önemli bir adımı daha geride bıraktığını vurgulayan Asmalı, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye’nin söz konusu büyüme oranıyla G20 ülkeleri içerisinde biinci sırada yer aldığı bu dönemde, öncü ekonomilerden Çin yüzde 5,3, ABD yüzde 2,9, Fransa ekonomisi yüzde 1,1, Avro Bölgesi yüzde 0,4 ve İngiltere ise yalnızca yüzde 0,2 büyürken, Almanya ve Japonya ekonomisi yüzde 0,2 küçülmüştür. Ekonomimizin ilk çeyrekte yüzde 5,7 büyümesi, takdiri hak eden bir gelişme olmuştur. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, önümüzdeki 4 senelik seçimsiz takvim, ekonomiye odaklanmak için oldukça önemli bir fırsattır. Fiyat istikrarının sağlanması, kalıcı ve düşük enflasyon, cari açığın sürdürülebilir bir şekilde azaltılması ve mali disiplin hedeflerimize yönelik adımlarımızı daha sağlam atmalı, OVP hedeflerine yönelik politikalar ve yasal düzenlemeleri ivedilikle hayata geçirmeli, CDS primlerinin düşüşü ve ülke risk algılarının düzelmesiyle lehimize dönen konjonktürü çok iyi değerlendirmeliyiz.” Asmalı, yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme oranlarının 2024’ün geneli için çok büyük bir motivasyon kaynağı olacağını belirterek, “Küresel ölçekte sıkı finansal koşulların, zayıf ticari büyümenin ve iklim felaketleri ya da savaş gibi jeopolitik risklerin ön planda olduğu bir dönemde; Türkiye ekonomisinde üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme sürecinin devam edeceğine olan inancımızı yineliyoruz.” ifadelerini kullandı. “VERİMLİ ÜRETİM SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMEYİ GETİRİR” Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın da yılın diğer çeyreklerinde mevcut uygulanan ekonomi yöntemlerinin tesirini göstermesiyle dengeli büyümenin devreye gireceğini belirterek, “Dengeli, sürdürülebilir büyümeye giden yolda dış talep, verimli üretim gibi konuları son derece önemsiyoruz.” diye konuştu. Güven ekonomisine dayalı, rasyonel ve öngörülebilir ekonomik politikalarla sürdürülebilir büyümenin elde edileceğini dile getiren Aydın, “Güven ekonomisi ve verimli üretim sürdürülebilir büyümeyi getirecek. Hem büyüme tarafında hem de enflasyonla mücadele tarafında başarı elde ederek rayına oturmuş güven temelli bir ekonomi düzenine kavuşmuş olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.