İstanbulun fethi Kastamonuda coşkuya kutlandı

Istanbul’un Fethinin 570. Yıl Dönümü Münasebetiyle Kastamonu’da Fetih şöleni Düzenlendi.

İstanbulun fethi Kastamonuda coşkuya kutlandı

İstanbul’un fethinin 570. yıl dönümü Kastamonu’da düzenlenen şölende coşkuyla kutlandı.

İstanbul’da fethinin 570. yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde Kastamonu’da “34. Geleneksel Fetih-Fatih-Kastamonu” programı düzenlendi. Nasrullah Meydanında gerçekleştirilen programda Atabeygazi Mehteran Takımı tarafından gösteri yapıldı. Fetih ile ilgili marşların çalındığı fetih şölenine vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

İstanbul’un Fethi’nin kutlandığı törende konuşan Türkav Kastamonu Şube Başkanı Kamil Çonkor, fethin önemine dikkat çekerek, “Bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına vesile olan, dünyanın gözbebeği Şehr-i İstanbul’un, sevgili Peygamberimizin övgüsüne ve müjdesine mazhar olan büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet ve kahraman Türk askerleri tarafından fethedilişinin 570’inci yıl dönümünde, Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı olarak Kastamonu Belediyesi, Kastamonu Ülkü Ocakları ve Atabeygazi Mehteran Derneği’nin katkılarıyla kutlama programı hazırladık. Tarihin akışının yeniden düzenlenip, yönlendirildiği bu büyük fethin aradan geçen yüzyıllarda eksilmeyip çoğalan coşkusu içinde büyük Türk milletini kutluyorum. Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere İstanbul’u Türk yurdu yapan bütün kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum” dedi.

İstanbul’un fethi ile Türklerin Orta Asya’dan başlayan yurt edinme sevdasının ve istikametinin Avrupa içlerine doğru yöneldiğini söyleyen Çonkor, “İmparatorluğun ilerleme ve hükümranlık ufku genişlemiştir.

İstanbul’un Türkler tarafından sahiplenilmesi aynı zamanda, Büyük Türk Hakanı ikinci Mehmet’i "Fatih" yapan köklü bir milli şuurun taşındığı veraset ve vesayetin de ifadesi olmuştur. Fetih, cihan tarihi içinde derin sarsıntı ve değişmeleri de tetiklemiş sonraki asırlarda bile yankıları süren ve küresel dengeleri değiştiren muazzam bir kudret olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. Fetihle beraber büyük Türk milleti, barış, huzur ve hakkaniyet arayan insanlık için adaletin ve huzurun simgesi haline gelmiş, büyük coğrafyaları ve beşeriyeti barış ve huzur içinde yönetme kabiliyeti gerçek anlamıyla ortaya çıkmıştır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’a ilk girdiği andan itibaren şehirde yaşamakta olan bütün inançların temsilcileri ve önderlerine, inançlarının gereği ne ise o şekilde yaşamaya devam etmelerini istemiş; gerek İstanbul’da gerekse imparatorluk içinde yaşayan herkesin inandıkları gibi yaşayabilmeleri için devlet olarak bütün imkânları seferber etmekten geri durmamıştır.

Dolayısıyla, 29 Mayıs 1453’ten itibaren İstanbul; küresel değerlerin hepsini cem eden, hoşgörünün, barışın, aklın, bilimin, özgürlüğün merkezi haline gelmiş; bu iklim İstanbul’dan bütün dünyaya dalga dalga yayılmıştır. Fetihle birlikte, dünyanın en eski kültür ve medeniyet merkezlerinden biri olan İstanbul Türk ve İslam kültür ve medeniyeti ile tanışmış; yüzyıllar boyu birbirinden kıymetli eserlerle adeta yeniden tezyin edilmiştir” diye konuştu.

Birçok Osmanlı kaynağının Fatih Sultan Mehmet’in annesi olarak Halime Hüma Hatun’u gösterdiğini söyleyen Çonkor, “Fetih-Fatih ve Kastamonu bağı öncelikle İstanbul’un fethini gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet Han’ın annesi sebebiyledir. Bu büyük fetih bu toprakların evlatları tarafından gerçekleştirilmiştir. Birçok Osmanlı kaynağı Fatih’in annesi olarak Halime Hüma Hatun’u göstermektedir. Candaroğulları hükümdarı İsfendiyar Bey’in torunu yani İbrahim Bey’in kızı Halime Hüma Hatun, 1425 yılında yapılan muhteşem bir düğünle Osmanlı hükümdarı II. Murad’la evlendirilmiş; Candaroğullarının başkenti Kastamonu’dan, Osmanlı sarayına gelin olarak gitmiştir. Bursa’da vefat etmiştir. Kabri de Bursa’dadır. Ayrıca 2. Murad kendi kız kardeşlerinden biri olan Sultan Hatun’u İsfendiyar Bey’in oğlu Kasım Bey’le, diğer kız kardeşi Selçuk Hatun’u da İsfendiyar Bey’in diğer oğlu İbrahim Bey’le evlendirmiştir. Bu evlilikten olan altı çocuktan dördü Kırkçeşme Mahallesinde yapılan Hatun Sultan türbesinde medfundurlar. Fetih-Fatih ve Kastamonu bağı bununla da sınırlı değildir: İstanbul’un fethi sırasında Candaroğlu İsfendiyar Bey’in oğullarından Kasım Bey de görev almış, hatta Fatih onu elçi olarak Bizans’a göndermiştir. Fetih hazırlıkları esnasında Kastamonu’dan donanma malzemesi ve bakır madeni gönderilmiştir. Dolayısıyla Sultan Mehmet’in başarılarına sahip çıkmak, Fetih-Fatih ve Kastamonu arasındaki bağı, gelecek nesillere aktarmak bizlerin sorumluluğu ve görevidir. Devletin asil evlatları 34 yıldır bu sorumluluğun bilinci içerisinde hareket etmektedir. Zulüm 1453’te başladı diyenler, Ayasofya’nın ibadete açılmasını hazmedemeyenler, İstanbul’un dünyanın en büyük Türk kenti olmasından rahatsız olanlar, Bizans hayaletinden medet ummakta, Haçlı kalıntılarından çare beklemektedir. Maalesef ki, Türkiye’nin içinden, hatta sorumluluk mevkiini işgal edenlerden bazıları İstanbul’un aleyhine olacak şekilde, bayağılaşmış ve kokuşmuş yabancı tezlere, uydurma iddialara destek çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.

Konuşmanın ardından dualar edilerek şehitler anıldı. Programda vatandaşlara çeşitli ikramlarda bulunuldu.