“İsveç olumlu adımlar attı ama yetersiz”

Çavuşoğlu, Brüksel’de AB Komisyonu ve AB Dönem Başkanı İsveç’in, Türkiye ve Suriye’de depremlerden etkilenenler...

“İsveç olumlu adımlar attı ama yetersiz”


Çavuşoğlu, Brüksel’de AB Komisyonu ve AB Dönem Başkanı İsveç’in, Türkiye ve Suriye’de depremlerden etkilenenler için düzenlediği Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nın ardından AB Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ile İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği ve Dış Ticaret Bakanı Johan Forssell ile ortak basın toplantısı düzenledi.


Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’ye yapılan yardım taahhütlerine ilişkin şunları söyledi:


“Öncelikle gerek bugün konferansta vadedilen destekler, gerekse uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye ile bugüne kadar yaptığı işbirlikleri ki, AB Kalkınma ve Yeniden İmar Bankasının, AB Konseyi Kalkınma Bankası gibi kuruluşların en büyük müşterilerinden birisi Türkiye olmuştur. Konuşmamda da bahsettik, bir fon oluşturduk.


Aslında buna AB, BM Kalkınma Fonu (UNDP) ve Dünya Bankasının da tavsiyesiyle birlikte karar verdik. Dolayısıyla Türkiye’ye yapılacak her türlü destek, devletimizin aynı şekilde ayırdığı bütçe, milletimizin gerek yurt içinde gerek yurt dışından verdiği destekler, kampanyalar sebebiyle şeffaf açık bir şekilde, denetime de açık bir şekilde deprem bölgesinin yeniden inşası, imarı için ve depremden etkilenen insanların ihtiyacı olan destekleri için kullanılacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”


İsveç’in NATO’ya üyelik sürecine ilişkin bir soruya üzerine Çavuşoğlu, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Madrid’de imzalanan 3’lü mutabakata işaret etti. Bu mutabakatın uzun müzakerelerin ardından imzalandığını ve kurulan daimi komitenin sonuncusu Brüksel’de olmak üzere 3 kez bir araya geldiğini aktaran Çavuşoğlu, mutabakatın uygulanıp uygulanmadığını gözden geçirdiklerini dile getirdi.


“Mevcut İskandinav ülkelerindeki kanunlar maalesef terörle mücadelede yetersiz”


Çavuşoğlu, İsveç’in yeni hükümetle beraber terörle mücadele yasasının değiştirilmesi gibi bazı olumlu adımlar attığına ve bunun memnuniyetle karşılandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:


“(İsveç) Anayasada da bir değişiklik yaptı. Tabii bunların amacı nedir? Terörle mücadele somut adımlar atabilmek. Neye karşı? İsveç’te PKK’nın, PKK yandaşlarının PKK için para toplama faaliyetleri, aynı şekilde insan devşirme faaliyetleri ve de terör propagandasının sonlandırılması. Mevcut İskandinav ülkelerindeki kanunlar, maalesef terörle mücadelede yetersiz. Orada idari tedbirlerle DEAŞ yapsa hepsi engeller ama PKK yapınca kimse engellemiyor. Açık konuşalım.”


Sonuç olarak PKK’nın ve terör örgütlerinin bu tür faaliyetlerinin aynen devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:


“Bizim İsveç’ten beklentimiz, bir olumlu adımlar attılar bazı ama yetersiz. Terörün finansmanı, terör örgütüne insan devşirme ve propaganda faaliyetlerini sona erdirmesi ve gerekli tedbirleri alması, ayrıca bizim iade talebinde bulunduğumuz kişiler var, bu konuda somut adımlar atması. Biz, NATO’nun açık kapı politikasını destekliyoruz, biz Finlandiya’nın NATO üyeliğine başından beri ‘Finlandiya ile ilgili ciddi bir sorunumuz yok’ dedik.


Ama gerek iki ülke gerekse NATO, bu iki ülkenin üyelik sürecini birlikte yürütmek istediği için ikisine eşit muamele yaptık ama her konuşmamızda, Finlandiya ile göreceli olarak çok az problemimiz olduğunu söylemiştik. Nitekim iyi niyetimizi de gösterdik ve Finlandiya ile ilgili üyelik protokolü Meclisimize gönderildi. Şimdi takdir yüce Meclisimizin.”


Bağışların 4,3 milyar avro uygun kredi, 1 milyar 750 milyon avrosu hibe


Çavuşoğlu, bugün verilen taahhütlerin ne kadarının hibe ne kadarının kredi olduğu ve bunun bir takvime bağlanmasının mümkün olup olmadığına ilişkin soru üzerine AB’ye teşekkür ederek, taahhütlerin yarıdan fazlasının AB ve AB üyesi ülkelerden geldiğine işaret etti.


Bakan Çavuşoğlu, “Kabaca bir hesap yaptık. (Konferansta taahhüt edilen rakam) Bu rakamın 4,3 milyar avro civarında aşağı yukarı, uygun kredi olarak Türkiye’ye aktarılacak. 1 milyar 750 milyon avro da hibe olarak bugün taahhütte bulunuldu.” dedi.


Macaristan’ın 2 yıkılan kilise ve 1 hastaneyi yapacağını söylediğini ve bunun için de Türkiye’den proje beklediklerini aktaran Çavuşoğlu, bazı ülkelerin proje bazlı taahhütte bulunduğunu bunun da açıklanan miktarlara dahil olmadığını belirtti.


“Hibe olanların bir an önce aktarılmasında fayda var”


Çavuşoğlu, taahhütlerin ne zaman ve nasıl ödeneceğine ilişkin “Şu anda geçici barınma ihtiyacı devam ediyor. Acil ihtiyaçlar var. Bir kısmı bunlara harcanacak, kendileri ile de görüştük ve onların bir an önce gönderilmesinde fayda var.” değerlendirmesinde bulundu.


Proje bazlı verilecek destekler için de projelerin ortaya çıkması gerektiğine ve yeniden inşa sürecinin hızlı başladığına işaret eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


“650 bin civarında bağımsız ünite, yani ev ya da daire inşa edeceğiz ve altyapısıyla beraber okullarıyla, hastaneleriyle, işte diğer altyapısıyla beraber. Elbette bazıları da proje bazlı olduğu için bu projeler hayata geçtikçe paralar aktarılacak. Biz de aynı şeyi yapıyoruz zaten. Projelerimizi hayata geçirdikçe kendi bütçemizden ya da diğer vatandaşlarımızın ya da diğer ülkelerden gelen destekleri de bu şekilde kullanacağız. Yani hibe olanların bir an önce aktarılmasında fayda var. Yine kredi anlaşmaları da tabii bu uygun şartlarda, onu ilgili kurumlarımızla taahhütte bulunan finans kuruluşlarıyla yapacakları anlaşmaların bir an önce hayata geçirilmesine bağlı.”


“Amaç 11 yıldan fazla süren Suriye’deki kaosu, istikrarsızlığı, iç çatışmaları kalıcı şekilde sonlandırmak”


Çavuşoğlu, “Türkiye ile Suriye arasında ilişkilerin normalleşmesi ne durumda?” şeklindeki soruya “Ben aslında normalleşme değil de ‘Suriye yönetimiyle angajmana girme’ diye düzeltmek istiyorum. Bu çabaların amacı şudur; 11 yıldan fazla süren Suriye’deki kaosu, istikrarsızlığı, iç çatışmaları kalıcı bir şekilde sonlandırmaktır. Bugüne kadar çok çaba oldu.” yanıtını verdi.


Suriye ile ilgili bugüne kadar birçok platform ve inisiyatif olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Şu anda elde bir tek Astana kaldı. Astana sayesinde Anayasa Komisyonu toplanıyor ama orada da bir netice çıkmıyor. Göçmenler dönemiyor. Terör örgütü PKK/YPG ülkeyi bölmek için her gün konumu daha da güçlendiriyor. Maalesef bazı müttefiklerimizin, ABD başta olmak üzere, verdiği destek yüzünden.” diye konuştu.


“Ancak siyasi çözümle ülkenin birliği beraberliği tesis edilebilir”


Çavuşoğlu, ülke içinde yaşayan insanların zor şartlar altında olduğunu, Türkiye’deki göçmenlerin de önemli bir kısmının gönüllü olarak dönmek istediğini ancak şartların uygun olmadığını vurgulayarak, “Muhalefet de şu andaki rejiminin BM Güvenlik Konseyinin 2254 no’lu kararı çerçevesinde ülkeyi seçime götürecek bir süreçte mesafe katetmesi lazım. Ancak siyasi çözümle ülkenin birliği, beraberliği tesis edilebilir.” dedi.


Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:


“İşte tüm bunları, Suriye yönetimiyle angajmana girerek de denemek istiyoruz. Başka türlü bu iş çözülmeyecek. Bazı görüşmeler oldu 3’lü düzeyde, savunma bakanları, istihbaratlar düzeyinde oldu. Bakan yardımcıları düzeyinde bir toplantı planlanmıştı, ertelendi. Önümüzdeki günlerde, bu toplantının da olacağını görüyoruz ve daha sonra dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı planlanıyor. Tüm bu görüşmelerin amacı; dediğim gibi var olan sorunları çözme konusunda Suriye ile Suriye yönetimiyle angajmana girmek.


Ayrıca uluslararası toplumun da şu ayrımı yapması gerekiyor; yeniden inşa ile mevcut Suriye’de yaşayan insanlara ve de dönecek insanlara yapılacak yardımları ayırt etmek lazım. Kalıcı barış olmadan yeniden inşanın olmayacağını biliyoruz. Göçmenlerin, Suriye’ye dönebilmesi için de sadece bizim değil şu anda Arap ülkeleri de angajmana giriyor, görüşüyor. Uluslararası toplumun da bu şekilde en azından uluslararası örgütler aracılığıyla UNHCR (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği) başta olmak üzere rejimle bir angajmana girmesi lazım. Çünkü bazı teminatların alınması lazım, dönecek insanların güvenli ve rejimin kontrol ettiği yerlerdeki insanlara da yardımlarımızı götürmemiz lazım. Şartlar çok iyi değil. Depremden bağımsız olarak söylüyorum.”