Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası Rami Kütüphanesinde restore edildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tarafından Açılışı Yapılan Rami Kütüphanesi’ndeki Kitap şifahanesi Bölümünde Yazma Eserlerin Bakım Ve Onarım çalışmaları Yapılıyor.

Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası Rami Kütüphanesinde restore edildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Rami Kütüphanesi’ndeki Kitap Şifahanesi bölümünde yazma eserlerin bakım ve onarım çalışmaları yapılıyor. Bu eserlerden biri de Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası oldu. Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi restoratörü Kevser Görgülü Uçar, bakım ve onarımını gerçekleştirdiği Mesnevi Nüshası için “Konya Mevlana Müzesi koleksiyonuna ait olan bir eser, şu anda da orada bulunmaktadır. Mevlana’yı hepimiz biliyoruz, Müellifi Mevlana Celaleddin-i Rumi olup, dili Farsça ve içerisinde ahlak, tasavvuf konuları ile ilgili şiirler bulunmaktadır. Tezhip özellikleri de süsleme açısından oldukça zengin bir eser, hem ciltte hem metinde kullanılan teknikler oldukça göz alıcı" dedi.

Açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen, İstanbul’un en büyük Avrupa’nın ise sayılı kütüphanelerinden biri olan Rami Kütüphanesi’ndeki ‘Şifahane’ dikkat çekiyor. Alanında bulunan uzman konservatörler, Kitap Şifahanesi bölümünde yazma eserlerin bakım ve onarım çalışmalarını gerçekleştiriyor. Şifahanede dünyada tek örneği kalan ya da çok eski kitaplar, yıpranma derecelerine göre aylar süren detaylı çalışmalarla restore ediliyor. Bu eserlerden biri de Konya Mevlana Müzesi koleksiyonuna ait olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ‘Mesnevi’ Nüshası’ oldu. Konya’dan Rami Kütüphanesi’ne getirilen mesnevi nüshası burada çeşitli aşamalardan geçirilerek restore edildi. Çalışmalarına ilişkin bilgi veren Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi restoratörü Kevser Görgülü Uçar, şunları söyledi:

“Yazma eserlerin ömürlerini uzatmak için onlara doğru müdahaleler yaparak çalışmalarımızı sürdürüyoruz”

Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi restoratörü Kevser Görgülü Uçar, “ Burada yazma eserlerin ömürlerini uzatmak için onlara doğru müdahaleler yaparak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Konservasyon çok geniş bir terim sadece yazma eser değil genel olarak kültür varlıklarına yapılan doğrudan veya dolaylı müdahaleler olarak adlandırabiliriz. Bu müdahaleler eserin durumuna ve özelliklerine göre tabii ki değişmektedir. Konservasyon süreci yazma eserlerden öncelikle detaylı bir belgelendirme ile başlıyor mutlaka öncesi fotoğraflarının çekimi yapılıyor. Sonrasında detaylı olarak belgelendirmesi yapılıyor ve yapılan her işlem eserin kendi özelliklerine göre seçiliyor çünkü her eserde farklı bozulmalar, farklı durumlar olabiliyor. Bu kararlar, esere göre değişmektedir” şeklinde konuştu.

“Mesnevi nüshası içinde ahlak ve tasavvuf şiirleri bulunuyor”

Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshasının restorasyonunu ve sunumunu gerçekleştiren Kevser Görgülü Uçar, “Mesnevi nüshası Kanuni döneminde istinsah edildiği düşünülüyor aslında istinsah tarihi belirsiz, herhangi bir kayıt bulamadık fakat tezhip özellikleri ve süslemeleri, ciltte kullanılan teknikler araştırıldığı zaman uzmanlar tarafından Kanuni Döneminde istinsah edildiği düşülmektedir. Konya Mevlana Müzesi koleksiyonuna ait olan bir eser, şu anda da orada bulunmaktadır. Mevlana’yı hepimiz biliyoruz, Müellifi Mevlana Celaleddin-i Rumi olup, dili Farsça ve içerisinde ahlak, tasavvuf konuları ile ilgili şiirler bulunmaktadır. Tezhip özellikleri de süsleme açısından oldukça zengin bir eser, hem ciltte hem metinde kullanılan teknikler oldukça göz alıcı. Bu eserde şöyle bir durum vardı öncelikle bakır pigmentinden kaynaklı karşılaştığımız bozulma metin kısmında görünmekteydi. Bu bozulma da kullanılan eski onarımlardan dolayı bakır pigmentinin de eklenmesiyle oluşan bir gerilim vardı ve bu yüzden cetvel kırıkları olarak adlandırıyoruz, bu cetvel kırıklarını öncelikle sağlamlaştırdık. Cetvel kırıklarının devam etmemesi için sonrasında diğer işlemleri yaptık. Fakat o dönemin cilt özellikleri incelendiği zaman bu eserin aslında cildinin ön kapaklarının kapak içinde, kapak içi kapaklarının ise tam tersi ön kapak ve arka kapaklarda bulunduğu tespit edildi. Bu yüzden eseri orijinal hale dönüştürdük aslında yapılan eski onarımda eser farklı bir duruma gelmişti. Onarım yaparken biz olabildiğince az müdahale etmeye çalışıyoruz sadece birkaç forması eserden ayrılarak kapakları doğru şekilde birleştirildi. Bu teknikler kullanılarak süreç gerçekleştirildi. Biz Yazma Eserler Kitap Şifahanesi olarak Rami Kütüphanesi’nin içerisinde workshoplarımız, sunumlarımız planlanıyor ve bu sunumlarda lisans ve lisansüstü öğrencilerini davet ediyoruz. Burada yapılan uygulamaları merak edenler olursa buraya gelebilirler. Rami Kütüphanesi’nin resmi sitesinde bu uygulamalar ilan ediliyor” ifadelerini kullandı.

“Her bir eseri bir konservatöre veriyoruz”

Yazma eserlerin restore edilmesine yönelik çalışmalar hakkında konuşan Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Kitap Şifahanesi ve Arşiv Dairesi Başkanı Nil Baydar, “Şu an da bulunduğumuz yer Rami Kütüphanesi içindeki Kitap Şifahanesi’nin bir atölyesi. Biz 2010 yılında kurulan genç bir kurumuz. Kitap Şifahanesi de 2012 yılından bu yana faaliyetlerini sürdürüyor. Biz daha önce Süleymaniye’deydik, yaklaşık 3 buçuk ay önce Rami Kütüphanesi’nde görmüş olduğunuz mekanlara taşındık. Burada, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımıza bağlı kütüphanelerdeki eserler başta olmak üzere Türkiye’deki ve bazen de dünyanın farklı yerlerindeki yazma eserlerin korunması ve onarım çalışmalarını yürütüyoruz. Bu çalışmalarda yeni aldığımız personelimizle birlikte 74 kişi kadar konservatörümüz oldu. Kimyagerlerimiz ve biyologlarımız çalışıyor. Onun dışında uzmanlarımız var. Yazma Eserler Kurumu’ndaki diğer Çeviri ve Yayım Yazma Eserler Daire Başkanlarıyla birlikte çalışıyoruz. Eserler buraya gelmeden önce böcek ve mikroorganizmadan arındırmaları için derin dondurucuya giriyorlar. Daha sonra kuru temizlikleri buraya gelince yapılıyor ve sonrasında her bir eseri bir konservatöre veriyoruz. Konservasyon çalışmaları, konservatör eşliğinde belgelemeden, analizlerinden ve yorumlamasından itibaren başlıyor. Konservasyon çalışması bitip kutulanıp, kütüphaneye teslim edilinceye kadar ki tüm süreçleri bir konservatör yapıyor. Uluslararası standartlardaki malzemeleri ve o yöntemleri kullanıyoruz. Dünyada ve başka medeniyetlerde kullanılan yöntemleri biz kendi yazma eserlerimizin malzemesine ve tekniğine uygun halde düzenleyip yeniden yorumluyoruz aslında. Bir kişi yılda yaklaşık 4 - 5 eser yapabiliyor. Onarım işlemleri dolayısıyla daha az bozulmuşsa daha fazla eser yapılabiliyor ama çok ağır bozulmuşsa bazen 1 eser de 1 yıl kadar sürebiliyor” dedi.