Normalleşme sürecimiz nasıl olacak ?
İnsanlara kendilerini var olan sosyal ortamlardan izole etmeleri ve evde kalmaları söylendi. Halihazırda bir sosyal izolasyon süreci yaşıyoruz.
Toplulukçu bir kültüre sahibiz. Mesafeyi kısa tutan, ilişkilerin ve etkileşimlerin anlamlı kılındığı bir toplumuz. Bizim için bu durum zor olsa da sosyal mesafeyi korumaya çalıştık. Her ne kadar tam olarak virüsün bitmemesine rağmen dışarı çıkanlar, tedbirleri hiç hükmünde sayanlar da oldu. Onları gerçekten anlayamıyorum. Toplumuzda sanırım yasaklara uymak BAZI kesimler için bir korkaklık, uymamak bir özgürlük gibi mi anlaşılıyor?
Virüsün bulaşmamasını engellemek için illa ki polis denetimi mi gerekli ?
Kendi kendimize sınırlar koyup tedbirimizi alamıyor muyuz?
Kendi sağlığımızı korumadığımız için yasaklar, cezalar alıyoruz bunun bir paradoks olduğunu düşünüyorum. Tabi ki zorunlu durumlarda dışarı çıkanlar istisna.
Bizler sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri almalıyız. Toplumumuzdaki şuurlu bireyler bu önlemlere riayet etti ve virüs diğer ülkelere nazaran büyük bir kesime bulaşmadan yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyor gibi görünüyor.
Biraz daha sabretmemiz gerekiyor değil mi?
Peki iyileşen sayısı yükselip ve vaka sayılarında düşüş yaşanmasıyla hayat normale dönecek mi?
Hayat eskisi gibi olacak mı ?
Koronavirüsün hayatımızda ne tür değişiklikler yaşattığına bir bakarsak başta sağlığımızı korumak için çok büyük bir tehdit oluşturdu. Psikolojik olarak ; stres, kaygı, içe kapanma, keyifsizlik, iştahsızlık ya da daha fazla yemek tüketimi , endişelerimiz arttığı için bağışıklık sistemimizde bir zayıflama ve bunun sonucunda kelimenin tam manasıyla “yeni tip koronavirüs kaygısı “ oluştu.
Bir belirsizlik hissi oluştu ne olacak ,nasıl olacak artık bu sorularla uyanıp bu sorularla uyuyoruz. Kayıplarımız oldu, hastalarımız hala var. Toplumuzda başta sağlık, ekonomi, eğitim, aile, turizm ve siyaset gibi bir çok kurumun aniden dönüşüp değişmesine neden oldu. Bunun yanında öğrendiğimiz ve ders aldığımız birçok durum oldu.
Rabbimiz buyuruyor ki “Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216).
Koranavirüs insanlığa; sorunlarla, zorluklarla baş edebilmeyi, sevdiklerimizle bir araya gelmenin, en önemlisi sağlığın, Kanuninin beyitinde belirttiği gibi ;
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Manası ;Halkın gözünde devlet (iktidar) gibi değerli bir şey yok.Halbuki şu dünyada bir nefes sıhhat gibi devlet (güç) olamaz.
Gerçekten bunu iyice idrak edebildiğimize inanıyorum sağlıklı yaşayabilmenin ve rahat rahat nefes almanın solunum cihazına bağlı olmadan yaşamanın nasıl bir güç olduğunu anladığımızı düşünüyorum. Bunun yanında, dışarı çıkmanın, okula gitmenin, rengarenk çiçekleri görüp, koklayabilmenin yağmuru, güneşi hissetmenin, kuşların cıvıltılarını duymanın ne kadar da şükredecek nimetler olup, kişisel temizliğin ne kadar önemli olduğunu anlamamızı sağladı. Bunlar maddi olarak öğrendiğimiz birkaç durum sadece daha da fazla dersler aldık kendimizce.
Bir de manevi cihette öğrendiklerimiz var ki bunlar; dünyanın ne kadar fani ve Allah’ın ne büyük bir kudretinin ve merhametinin olduğunu tekrar tekrar aciz olan insanoğlu hatırladı. Aslında şer gibi görünen hadiseler de pek çok hayırları içinde barındırabilir.
Virüs öncesi stabil, hızlı devam eden hayatımız bizi aniden durdurdu. Maddeden oluşan hayatımız manaya dönüştü. Evde kaldığımız süreç boyunca iç alemimize dönüp muhakeme fırsatımız oldu. Okumadığımız kitapları okuduk, izlemediğimiz filmleri dizileri izledik, yeni hobiler edindik, karmaşık olan hayatımız sadeleşip anlamlandığını düşünüyorum.
Bu süreçte daha da iç alemimize dönüp fazlalıklardan kurtulmamız gerek, hayatımızda gereksizliği, olmazsa olmazları azalttıkça geriye önemlileri kalacak.
Güzel ve önemli şeyler hayatımızda olursa hayatımız daha anlamlı ve güzel olacak.
Bu süreç bu fazlalıkları sorgulamak için en iyi fırsat. Hayatımızdaki anlamaları keşfedebilmenin tam zamanı!
Nihayet bu virüs bittiğinde daha güçlü bir şekilde hayatımıza devam edebilmemiz için şahsi yorumum şu ki maneviyatımıza yönelmemiz gerek.
Ne için yaşadığımızı ne için var olduğumuzu düşünüp öyle davranmalı, kendimizi keşfetmeliyiz. Hem varlık amacımızı hatırlamalı ona göre yaşamalı hem de hedeflerimiz ve planlarımız için uğraşmalıyız. Başta en büyük hedefimiz olması gereken kulluk görevimizin gereklerini yapıp daha sonra da diğer plan ve hedeflerimize yönelebiliriz. Kontrolü elimize almanın tam zamanı, kalıcı iyileşmelere ihtiyacımız var. Virüs sürecinde daha da güçlü olabiliriz. Hayatımızdaki önemli şeyleri sıraya dizelim.Hedefler belirleyelim ve bir yaşam modeli belirleyelim; hayatı dolu dolu yaşayalım. Manevi alemimizi ve maddi alemimizi anlamlandıralım. Hala nefes alabiliyorsak ahretimiz ve dünyamız için çabalamak ve kazananlardan olmamız için vaktimiz var demek.
Ümitsizliğe kapılmamalıyız! Ümitvar olmalıyız!
Sağlıkla kalın.
Selam ve dua ile..