Şanlıurfa'da kadının yeri ve korona virüsün aile içi rollere etkisi
Sizce kadının asıl görevi sadece çocuk bakımı ve ev işleri midir? Elbette ki annelik, ev hanımlığı çok kutsal bir görevdir. Kadınların ailesi için gösterdiği emek, fedakarlık hiçbir şekilde başka bir şeyle ölçülemez. Zira bir düzen içerisinde yaşıyoruz kadın sosyal ve ekonomik alanda söz sahibi olabilmeli nasıl ki kadının ailede sorumlulukları varsa aynı şey erkek için de geçerlidir.
Şanlıurfa’nın ve ülkemizin kalkınma sağlayabilmesi için kadının iş hayatında söz sahibi olabilmesi adına önemli çalışmalar yapılmalı yoksa istenilen kalkınma ve refah seviyesine ulaşamayacağını düşünüyorum. Kadına gereken önemin verilmesi gerekiliyor. Kadın da bir bireydir ve erkeğin söz sahibi olduğu yerlerde söz sahibi olabilir..
Toplumda eşitlik olgusu üzerine yıllardır süre gelen bir tabu vardır. Her ne kadar kadının çalışma özgürlüğünün olduğu, kadınların iş hayatına girmesi için kalkınmalar yapıldığı söylense de istatistiksel olarak bakıldığında Şanlıurfa’da çalışan kadın oranı azdır. Rakamları bir incelediğimizde; kadın milletvekili sayısı, rektör, akademisyen, belediye başkanlığı gibi toplumda üst düzey statüsü bulunan mesleklerde neden kadınların oranı düşük veya yok denecek kadar az hiç düşündünüz mü?
Şanlıurfa gibi muhafazakar bir toplumda en başta din, daha sonra normlar, gelenekler, örf ve adetler gibi etmenlerden etkilenerek kadın sosyal hayata dahil edilmeyip evlerde sadece temizlik, yemek, çocuğun bakımı gibi roller yükleniyor ve bunun böyle kalınması isteniyor ve bu görevlerin sadece kadına ait olduğu düşüncesi hakim. Dinen bunun böyle olduğunu savunanlar da var ama bizler gerçekten dinde kadının yerinin ne olduğunun bilincinde miyiz?
İslam tarihine baktığımızda kadınım gerekli olan her yerde bulunabileceğini anlayabiliyoruz. Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’nde kadınları erkeklere emanet ettiği ve iki tarafında birbirlerinin üzerinde haklarının olduğunu, eşitliği vurgularken okumayan, araştırmayan bazı kesimler hala kadının yerinin sadece ev olduğunu sanmakta.
Ayrıca kadınlar yeterli eğitimi de göremedikleri için nitelikli bir işe de giremiyorlar. Kalkınma sağlanabilmesi için iş hayatına girmeli ama ilk başta belli bir eğitimi olmalı ve bunun yanında tecrübesi olmalı böylelikle kadın iş hayatında nitellikli bir işe girip kalkınma sağlayabilir. Bunun yanında düşük ücretlerin olması, kadın çalışsa bile evdeki işleri yine tek başına yapması ve çocuğa bakıcı olanağının olmayışı nedeniyle iş hayatına dahil olamıyorlar. Bazı zihniyetlerin değişmesi, dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Evde de işte de kadın ve erkeğin eşit olması gerektiği anlayışına sahip olmalıyız.
Korona virüs salgınıyla hane içerisindeki rollerde herhangi bir değişiklik oldu mu?
Korona virüs salgınıyla hane içerisindeki roller bir nebze de olsa değişiklik gösterdi evde bir iş bölümü mevcut. Eşler birlikte mutfağa girip ekmek yapıyorlar, yemek, temizlik gibi işlerde eşlerine yardımcı oluyorlar. Bu zor günlerde böyle bir dayanışmanın olması gerçekten de çok güzel. Bence bu demek oluyor ki erkekler hane içerisinde kaldıkça çocuk bakımı ve ev işleri konusunda kadını bir nebze de olsa anlamaya çalışıyor. Evdeki erkekler hane içinde birilik ve beraberliğe devam ederse çocuklar da mutfak ve ev işlerinin sadece annenin görevi olmadığını anlamış olacaktır.
Bazı ailelerde böyle bir dayanışma mevcutken diğer bir taraftan da istatistiklere bakıldığında suç oranlarının azaldığı ama aile içi şiddetin arttığını söyleyebiliriz. Çünkü günün tüm saatini evde ve aynı bireylerle geçirenlerin bazıları için bu çekilmez bir hal alabiliyor.
Sokağa çıkma yasağı, birçok iş yerinin kapatılması gibi ekonomik ve sosyal anlamda yaşanılan durumlar depresyona sebebiyet verebiliyor. Hatta bazı ülkelerde boşanma oranlarının yükseldiği söylenebilir. Benim düşüncem özellikle metropolde yaşayan bireyler evde bireylerle yeterince vakit geçiremiyordu çünkü hayatları çok hızlı bir şekilde devam ediyordu ta ki korona virüs salgınıyla hayatın birden değişip dönüşmesine kadar.
İnsanlar birbirleriyle eskisinden daha fazla vakit geçirmeye başladı ve psikolojik olarak zaten bir çöküş yaşayan bireyler anlaşamamaya ve boşanmaya başladılar.
Özellikle Anne ve babaların ruh hallerini korumaları gerekiyor. Bu sürecin birlik ve dayanışma halinde olursak atlatabilineceğini çocuklarına yansıtmalılar.
Vaka sayısında uzun zamandır yaşanan en büyük düşüşü gördük. Hükümet yetkilileri en yakın sürede normalleşeceğini öngörüyorlar, normalleşme sürecinde psikolojilerin de normalleşeceğini umuyoruz.
Sağlıkla kalın.
Sevgiler...