Neden şiddete meyilli olduğumuzun sizlerle birlikte farkına varalım istedim. Hepimizin aklına ilk gelen şey diziler olacaktır. Peki bu dizilerin amacı bizleri şiddete yöneltmek mi? Hayır. Dizi çekimlerinin asıl amacı vardır: ekonomik bir kazanç elde etmek. Bu kazancın yüksek olması için çalışılmakta ve bunun için ise her şeyi kullanmaktadırlar.
Diziler, filmler kadar açık olmasa da en az onlar kadar topluma bir mesaj vermeye çalışırlar. Gerek şiddet, gerek ekonomik temelli, gerek yoksulluk ve daha birçok konu... Tabi bunlar gizli mesajlar olduğu için birçok kişi anlayamayacaktır. Dizilerdeki şiddet nasıl mı empoze edildi bize? Basit düşünecek olursak bir sorunu konuşarak çözmeye çalışan kaç kişi olabilir ki, birbirini anlayan, anlamak isteyen. Bunu yapan çok az kişi var. Birbirimizi anlamaya çalışırken zaman kaybedecegimizi düşünüyoruz, belki de karşımızdakinin haklı çıkmasından korkuyoruz, bunu kendimize yediremiyoruz. Ya haksız çıkarsam otoritem bozulursa diye düşünüyoruz. Sorunu kısa yoldan çözmenin, gücü elinde bulundurmanın, karşımızdakini haklıyken haksız duruma düşürmenin tek bir yolu var bize göre. Şiddet. En iyi çözüm kaynağımız (!).
Bunun bize empoze edildiği tek neden diziler değil elbette. Belki de hiç düşünmediğimiz sebeplerden de olabilir. Aile içi tartışmalar, sokakta edilen kavgalar, fenomen olan uygulamalar, teknoloji bağımlılığı... Yoksulluk da bir şiddet olabilir mi? Içinde bulunduğumuz pandemi günlerinde kenttekilerin kırsaldakilere oranla daha şanslı olduğunu düşünüyorum bazen. Kentte her şey gelişti çünkü, oradakilerin uğraştıkları, kendilerini oyaladıkları bir şeyler var ama kırsal alanda olan bireyler genellikle ev içinde bulunuyor bu da daha çok tartışmaya yol açıyor. Tam da burada Sunay Akın'ın bu haklı cümlesi dikkatimi çekiyor.
" Sahi, kaç çocuk vardır annesiyle babasını dans ederken gören?
Kavga ederken gören çoktur!..
Peki ya dans?"
Konuşarak anlaştığımız, birbirimizi anladığımız günler diliyorum.
Sağlıcakla kalın!