Yörüngeleri değiştiren yıldız: Güneş Sistemi’nin düzenini ne bozdu?

Yeni bir araştırma, Güneş’in başka bir yıldızla yakın bir karşılaşma yaşamış olabileceğini ve bu durumun...

Yörüngeleri değiştiren yıldız: Güneş Sistemi’nin düzenini ne bozdu?

Yeni bir araştırma, Güneş’in başka bir yıldızla yakın bir karşılaşma yaşamış olabileceğini ve bu durumun Güneş Sistemi’nin dış kesimlerindeki gezegenlerin alışılmadık yörüngelerini açıklayabileceğini öne sürüyor. Bu durum aynı zamanda, Güneş Sistemi’nin dış gezegenlerinin neden iki farklı türde uyduya sahip olduğunu açıklayabilir.

Güneş Sistemi’nin dış kısmında, Neptün’ün ötesinde binlerce gökcismi var.
Hatta gökbilimciler, çapı 100 kilometreden fazla on binlerce cismin Güneş’in etrafında döndüğünden şüpheleniyor.
Yıllardır süren araştırma ve gözlemlere göre bu cisimlerin yörüngelerinin daire yerine elipse daha yakın bir biçimde olduğu kaydedildi.
Gök cisimlerinin yörüngelerindeki bu tuhaflığı açıklamak üzere ortaya atılan popüler teorilerden biri, sistemde 9. bir gezegen olduğunu ileri sürüyor.
Nature Astronomy adlı hakemli dergide geçen hafta yayımlanan bir makalede yeni bir ihtimalin üzerinde duruldu.
Bilim insanları, birkaç milyar yıl önce Güneş’in yakınından geçen bir yıldızın bu cisimlerin yörüngesini etkilemiş olabileceğini öne sürdü.
Hatta bazılarını fırlatarak Jüpiter ve Satürn’ün uyduları arasına göndermiş olabileceği düşünülüyor.
Proje ekibi, Güneş’ten hafif bir yıldızın Güneş Sistemi’ni güncel haline getirmiş olabileceği sonucuna vardı.
Hesaplamalara göre bu yıldız, Güneş’e yaklaşık 16,5 milyar kilometre mesafeden geçti.
Bu, Dünya’yla Güneş arasındaki mesafenin yaklaşık 110 katı, en dış gezegen Neptün’ün mesafesinin ise 4 katından biraz daha az.
Yıldızın bu karşılaşma sırasında, bazı gök cisimlerini Jüpiter ve Satürn gibi gezegenlerin yörüngesine fırlatmış olabileceği de değerlendiriliyor.
Bilim insanları bu gezegenlerin tuhaf yörüngelere sahip uydularının, dış gezegenlerle ortak noktaları olduğunu söylüyor.
Dev gezegenler fırlatılmış cisimlerden bazılarını yakalayıp uydusu yapmış olabilir.
Bu, Güneş Sistemi’nin dış gezegenlerinin neden iki farklı türde uyduya sahip olduğunu açıklayabilir.