“Zihin kodlama yöntemiyle nöron seviyesinde İngilizce öğrenmek mümkün”
METAİNGİLİZCE’NİN KURUCUSU İNGİLİZCE EĞİTMENİ METANET DALGÜL
Yabancı dil öğreniminde temel sorunun ezbere dayalı dil bilgisi ağırlıklı bir öğrenim olduğunu savunan Metaingilizce’nin Kurucusu İngilizce Eğitmeni Metanet Dalgül, “Nasıl bir yabancı öğrencinin dil bilgisine dayalı bir eğitim alması onun Türkçeyi öğrenmesini sağlamaz ise, aynı şekilde sizin de dil bilgisi ağırlıklı bir dil öğrenimi ile herhangi bir yabancı dili doğal bir şekilde öğrenmeniz mümkün değildir” dedi.
Kariyer hayatının vazgeçilmezi olan yabancı dil yetkinliği çoğumuzun en korkulu rüyası konumunda bulunuyor. Zihin kodlama yöntemiyle başta İngilizce olmak üzere yabancı dil öğreniminin daha basit ve kalıcı olduğunu belirten Metaingilizce’nin Kurucusu İngilizce Eğitmeni Metanet Dalgül, “Dil öğrenmek pek çok insan için aşılması zor bir engel gibi görünüyor. Ancak anadil akıcılığına ulaşmanın bilimsel olarak kanıtlanmış en iyi yöntemlerinden biri olan zihin kodlama yöntemi ile nöron seviyesinde yabancı dil öğrenmek mümkün” diyerek yöntem hakkında bilgi verdi.
“Yetişkin insanlar farklı ihtiyaçlara sahip”
İlkokul seviyesinde çocukların yaşları sebebiyle dil eğitiminin seviyelere göre verildiğini ancak yetişkin insanların profesyonel hayatta kendi ana dilinde olduğu gibi yabancı dilde kendini ifade etmek zorunda olduğunu dile getiren Dalgül, “Çocukların günlük hayatta konuşabileceği konuları kısıtlı bir derinlik düzeyinde ifade etmesi yeterlidir. Çünkü zaten ana dilinde de kelime dağarcığı, dil becerileri bu düzeydedir. Ancak yetişkin insanlar ise farklı ihtiyaçlara sahip. Çoğu insan profesyonel hayatta, bazıları akademi hayatta, çoğu ise sosyal hayat içerisinde, seyahat zamanı, yabancı kültürler ve insanlarla tanışmak ve iletişim kurmak için dile ihtiyaç duyuyor” ifadelerini kullandı.
“Bir yetişkine yabancı dil öğretirken göz önünde bulundurulması gereken 2 faktör var”
Yabancı dilde alınması gereken eğitimin ilk aşamasında ana dilden farklılaşan özelliklerinin öğretilmesi ve eş zamanlı olarak da uygulamaya başlanılması gerektiğini savunan Dalgül, “Bir yetişkine dil öğretirken göz önünde bulundurulması gereken en büyük iki faktör var. Yetişkin zihninde ana dili olgusu tamamlanmıştır. Yani, bir yetişkin hayattaki tüm kavramları ana dilinde tanımlamış ve mantığına ana dilinde oturtmuştur. Yabancı bir dildeki ifade tarzı, kalıp, cümle eğer yetişkinin ana dilindeki ile örtüşmezse, ki çoğunlukla örtüşmüyor, o kişi dili ezberleyerek öğrenmeye çalışır. Yani mantığını anlamadığı dili ezberlese bile, kullanma ihtiyacı hissettiğinde refleks olarak kullanamaz, veya kullandığı zaman kendini anlatmak istediğinden çok farklı veya yanlış ifade eder. Bu sebepten bir yetişkinin ilk önce yabancı dildeki yapıların mantığını öğrenmesi gerekiyor. İkinci önemli faktör ise bir yetişkinin doğal hayatta ihtiyaç duyduğu kavramların belli bir seviyesinin olmayışıdır. Bir yetişkinin beyni kendi dilinde bu cümleleri kurabiliyorsa, yabancı dilde de bunu ifade etmeyi çok rahat öğrenebilir. Bir yetişkini aylarca, yıllarca basit kavramların içinde sürüncemede bırakmak onun motivasyonuna ve istikrarına zarar verir ve dil edinme sürecini olumsuz etkiler. Dolayısıyla da eğitim sürecini yarıda bırakır” şeklinde konuştu.
Zihin kodlama yöntemiyle nasıl yabancı dil öğrenilir?
“Yabancı dile sıfırdan bile başlasanız, öğrendiğiniz her şeyi yeterli zihin antrenmanları ile nöron seviyesinde kalıcı olarak öğrenebilir ve uygulayabilirsiniz” diyen Metanet Dalgül, “Zihin kodlama yöntemi ile nöron seviyesinde nasıl hızlı ve kolay bir şekilde yabancı dil öğrenilir?” sorusuna ise şu şekilde cevap verdi: "Drilling, gölgeleme, mikro dinleme ve mikro telaffuz teknikleri ile, insanlar fonetik alfabe ezberlemeye gerek kalmadan, çok fazla yazı odaklı çalışmalar yapmadan, anlatmak istediklerini zihinlerinde hızlı bir şekilde aktif ederek aktarabiliyorlar ve bunu doğal, doğru bir telaffuzla gerçekleştiriyorlar. Aynı zamanda, kişi kendi telaffuzunu geliştirince otomatik olarak dinlediğini anlama oranı da artıyor. Artık daha hızlı konuşmaları daha iyi anlıyorlar ve iletişimde kopukluk yaşamıyorlar.
Dil öğrenenlerin en büyük sorunlarından bir tanesi de, bildiği şeylerin konuşma esnasında akıllarına gelmemesi yönünde. Yani, bilgi var, ancak aktif değil. Çünkü pasif bir öğrenme süreci geçiriyorlar. Sadece dinleme ve okuma ve yazma odaklı, uzun uzun konuşma antrenmanlarının yapılmadığı süreç, özellikle de iletişime açık olmayan insanları daha da içine kapanık bir hale getiriyor.
Zihin kodlama yöntemi ile dil eğitimi alan insanlar, doğal konuşma ortamının bir sınav gibi gergin olmadığını deneyimliyor ve buna zihnen hazır hale geliyor. Her seferinde tanımadığı farklı bir birey ile antrenmanlı olduğu durumsal diyalogları pratikle pekiştiriyor.
Madde 1: Zihinle Kodla
Peki zihin kodlama yöntemiyle nasıl yabancı dil öğrenilebilir? Öncelikle, yetişkin beyni mantığını anlamadığı şeyleri ezberlemeye çalışır. Ezberlediği bilgiler ise kısa dönem hafızada kalır, yani geçici olarak hatırlar. Bu sebepten, bir yetişkin öncelikle yabancı dil ile ana dili yapısı arasındaki bakış açısı farklılıklarını, yabancı dili konuşan insanların düşünceyi ifade etme tarzını anlamalı. Bu şekilde, yabancı dilde görsel, işitsel ve dokunsal olarak edindikleri bilgiler onlara mantıklı gelecektir ve bilgiyi uzun dönem hafızada depolamak için ilk adım olan Zihnine Kodlama aşamasını başarıyla tamamlamış olurlar.
Madde 2: Zihinde İşle
Bilgiyi zihninize kodladıktan sonra hemen refleks olarak ifade etmeye hazır olmazsınız. Bunun için kodlanmış dil bilgisi, kelime öbeklerini doğru bir şekilde zihninizde işlemeniz gerekmekte. Zihne işleme süreci nasıl olur? Bizim kendi deneyiminizle ilgisi olmayan, dil eğitimi kitaplarında yazan ‘boşluklara uygun cevabı yaz’ tipli çalışmalarla değil, tam aksine, yabancı dili hayatınıza entegre ettiğiniz aktif çalışma ve zihin antrenmanlarıyla bu süreç gerçekleştirilir.
Öncelikle, her gün kısa ve güncel, ilgilendiğiniz başlıklardaki haberleri, okuyarak ve eş zamanlı dinleyerek, ilgi alanlarınıza dair videolar izleyerek, mikro-dinleme/telaffuz becerilerinizi geliştirmeniz için en etkili yöntem olan, her gün yabancı dilde şarkılar dinleyerek, eğer seviyorsanız eş zamanlı o şarkıları söyleyerek yabancı dili doğal yaşamınıza entegre edin. Akabinde dinlediklerinizi/okuduklarınızı kendinize özetleyip anlatarak video veya ses kaydı alın. Bundan sonra ise video kaydını izlerken kendinizi iyi bir şekilde gözlemleyebilir olacaksınız. Neleri iyi yaptığınızı, neleri geliştirmek istediğini rahatça görebiliyor olacaksınız. Aynı zamanda konuşurken dışarıdan nasıl duyulduğunuzu da deneyimlemiş olacaksınız ki, bu da konuşma ile ilgili öz güveninizi arttıracaktır ve kendinizi daha rahat bir şekilde ifade etmenizi sağlayacaktır. Böylelikle, kitaplarda yazıldığı gibi doğal hayattan uzak bir dil yerine, daha güncel ve iletişim dilinde rahatça kullanabileceğiniz bir dil öğrenirsiniz.
Madde 3: Zihinde Üret
Mantığını öğrendiğiniz dil bilgisi ve kelime öbekleri, cümle yapılarını kendi hayatınızda kullanabileceğiniz alanlarla ilgili kendi deneyimlerinizi anlatan cümlelerle yazın. Yazdıklarınızı ise hiç zaman kaybetmeden yine ses/video kaydı alarak pekiştirin. Çünkü ilk olarak bilgiyi güçlü bir şekilde kodladıktan sonra hemen o bilgi işleme almalıdır ki, hem konuşma kaslarınız yabancı dilde konuşmaya adapte olsun, hem de nöronlar arasında elektrik akımını yapısal hale getirerek kalıcı olarak öğrenmiş olursunuz.
Gün içerisinde yolda yürürken, araba kullanırken, kahve molasındayken, o an yaptığınız tüm eylemleri, gördüğünüz her bir durumu o yabancı dilde sessiz bir şekilde Zihninizde Üretin. Bunu yaparak, öğrendiğiniz, işlediğiniz bilgileri, nöronları tekrar ateşleyerek taze ve aktif tutarsınız, ihtiyaç anında da uzun uzun düşünmeden, takılmadan, akıcı bir şekilde, yani refleks olarak konuşmaya hazır olursunuz.”